6 Eylül 2009 Pazar

5 Eylül 2009















































Bugün 5 Eylül 2009 17 Ramazan 1429 Ağustos: 23 Hızır:123 Bilecik'in Düşman İşgalinden Kurtuluşu (1922)


 


HADİS-İ ŞERİF


 


Allahtan başka yardımcısı bulunmayan çaresiz birine zulmedene Allah, şiddetle azap eder.  (Deylemi).


 


UHUD ŞEHÎDLERİNİ ZİYARET


Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Uhud şehîdliğini ziyaret edip: "Allah'ım, bu kulun ve Peygamberin, şunların şehîd olduklarına ve kıyamet gününe kadar kendilerini ziyaret eden ve selamlayanlara mukabelede bulunacaklarına şehâdet eder." buyurdu.


Peygamberimiz (s.a.v.), her yıl, Uhud şehidlerini ziya­ret ederdi. Uhud'a vardığı zaman:


"Selâmün aleyküm, sabrettiğiniz için bakın ne gü­zel yurdun ukbâsı (âhiret saadeti)." (Ra'd sûresi, âyet 24) mealindeki âyet-i celîleyi okurlardı.


Uhud şehîdleri anıldığı zaman "Vallahi, ashabımla bir­likte ben de, şehîd olup Uhud dağının bağrında gecelemeyi ne kadar isterdim. Ben, onların Allah yolunda gerçek şehîd olduklarına kıyamet günü şâhidlik edeceğimi Gidiniz, siz de onları ziyaret ediniz. Onlara selâm veriniz!


Varlığım, kudret elinde bulunan Allah'a yemîn ederim ki; onlar, kıyamete kadar, selâm veren kimsenin selâmı­na, duasına ve ziyaretine mukabele eder(cevap verir)ler!" buyururdu.


Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer ve Hz. Osman (r.anhüm), her yıl Uhud şehidlerini ziyaret ederlerdi.


Hz. Muâviye, hacc veya umre için Şam'dan Mekke'ye giderken Uhud şehitlerini ziyaret ederdi.


Hz. Fâtıma, iki günde, üç günde bir Uhud'a gider, am­cası Hz. Hamza'nın kabrini ziyaret eder, orada ağlar, duâ eder, kabri düzeltirdi.


Sa'd bin Ebî Vakkâs (r.a.), Gâbe'ye giderken şehîd ka­birlerinin arkasından gelir, üç kerre; "Esselâmü aleyküm" der, sonra, arkadaşlarına döner "Siz, selâmınıza muka­bele edecek, karşılık verecek bir cemâate selâm vermez misiniz ki, onlar, kıyamete kadar, selâm veren kimsenin selâmına mukabele ederler." derdi.


Peygamberimizin (s.a.v.) zevcesi Hz. Ümmü Seleme validemiz (r.anhâ) de, her ay Uhud'a gider, şehîdleri zi­yaret ederdi. (Radıyallâhü anhüm)


FIKRA


 


Geri kalmış ülkenin birinde, başkan aklına estikçe vergi koyuyormuş. Halkın dayanacak gücü kalmamış, ama çareleri de yok. Çünkü vergiciler polislerin de desteğiyle parası olmayanların evlerini basıp vergi karşılığı olarak neleri varsa alıyorlarmış. Biraz parası olanlar da başkanın sarayına gidip vergilerini ödüyorlarmış. Yine bir ‘vergi verme günü’ sırasında, sarayın merdivenlerinden anadan doğma inen biri görünmüş. Adamın önü ve arkası da ambalaj bandıyla kapalıymış. Kuyruktakilerden biri sormuş “Hayrola... Bu ne hal?..” Adam “Valla... Başkanın istediği vergiyi ödemeye gücüm yetmedi... Her şeyimi verdim... Giysilerimi bile... Onlar da yetmeyince, gördüğünüz gibi gazla suyu da kestiler!..”


GÜNÜN SÖZÜ


 


En büyük mutluluk, hür düşünceli olmaktır.


Anatole France


YEMEK MENÜSÜ


·         Tarhana Çorba


·         Etli Taze Faulye


·         Melek Pilavı


·         Fındıklı Keşkül


ÇOCUĞUNUZA İSİM


Erkek: UÇAR : Sezgi, anlayış, dikkat


Kız: ARZUNAZ:Naz yapan,nazenin.


MANİ


 


Kız entarin eflatun


Dön de arkana bakın


Senin gibi güzeli


Vermem ellerden sakın


KARİKATÜR


 


BİLMECE


Yarım kaşık,
Duvara yapışık.


Cevabı Yarın.


Dünkü Cevap: (sincap)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İzleyiciler