16 Ekim 2009 Cuma

14 Ekim 2009


















































Bugün 14 Ekim 2009 26 Şevval 1429 T.Evvel: 1 Hızır:162 Dünyada İlk Sistemli Üniversite Kurucusu Nizam-ü Mülk'ün Vefatı (1092)


 


HADİS-İ ŞERİF


 


Resulüllah bir gün mescide girdi. Orada halka şeklinde oturmuş iki gurup Sahabe ile karşılaştı. Bunlardan bir grubu Kur’an okuyor ve Allah’a dua ediyordu. Diğerleri de, ilim öğreniyorlar ve öğretiyorlardı. Resulüllah şöyle buyurdu: “Bunların hepsi hayır üzerindedirler: Şunlar Kur’an okuyorlar ve Allah’a dua ediyorlar.Bunlar da ilim öğreniyorlar. Ben de ancak bir muallim (öğretici, yol gösterici) olarak gönderildim.” Resulüllah bu sözlerinden sonra ilim öğrenenlerin yanına oturdu.


(İbn-i Mace).


 


NİZÂMÜLMÜLK (BÜYÜK SELÇUKLU VEZİRİ)


Nizâmülmülk, âlim, dindar, cömert, âdil ve yumuşak huylu, suçluları çok bağışlayan, az konuşan bir kimse idi. Meclisi âlim ve sâlih insanlarla dolup taşardı. Âlimlere çok saygılı idi. Ebulkâsım Kuşeyrî ile İmâm Ebulmeâlî Cüveynî gelince ayağa kalkar ve sonra tekrar oturur idi. Fakat Silsile-i Sâdât'tan Ebû Alî Fârimedî (k.s.) gelince ayağa kalkar, onu kendi makamına oturtur, kendisi de onun önüne otururdu. Nizamiye Medresesi'ni sırf İmâm-ı Gazâlî (r.h.)'ın ilim öğretmesi için yaptırmıştı. Selçuklu Sultânı Alparslan'ın oğlu Melikşâh, bütün devlet işlerini vezîri Nizâmülmülk'e havale edip ona Atabek unvanını vermişti.


Fakîr ve kimsesiz bir kadın, vezîr Nizâmülmülk'ten bir müşkilinin halledilmesi için yardım istedi. Nizâmülmülk de durup onunla konuşmaya başladı. Bunun üzerine vezîrin hâ-cib(mâbeynci)lerinden biri o kadını Nizâmülmülk'ün yanından uzaklaştırmak istedi. Vezîr, hâcibinin bu hâlini pek çirkin gördü ve "Muhakkak ben sana bu gibilere yardım edesin diye vazîfe verdim." diyerek onu hâciblikten uzaklaştırdı.


Sultân Melikşâh'ın etrafındaki bazı hasetçiler vezîr Nizâmülmülk hakkında ileri geri konuştular, hattâ "Sizin mülkünüzde ortak olduğunu söyler." dediler. Sultân, Nizâmülmülk'e "Eğer benim saltanatta şerîkim, mülkümde ortağım isen bunun da bir hükmü vardır. Eğer naibim (vekilim) ve benim emrimde isen onun îcâblarını yerine getir." dedi. Nizâmülmülk, ona şu cevâbı gönderdi: "Başındaki o sultanlık tacı bendeki divite bağlıdır. Bu ikisinin birlikte olması her şeyin dirliği ve saltanatının kıyamını temin eder. Bu divitin kapağını kapatırsam tacın kaybolur gider. Bir kapıyı kırmadan önce başına gelecekleri düşün."


Buna rağmen sultanın meclisinde vezîr aleyhine tedbîr alındı ve vezîr öldürüldü. Nizâmülmülk'ün vefatından otuz beş gün sonra Sultân Melikşâh öldü, devleti zayıfladı.


MISRA:


O mâhiler ki derya içredür deryâyi bilmezler. (Hayâli Beğ) Yâni: O balıklar deniz içinde olduğu hâlde denizi bilmezler.


 


FIKRA


 


Bill kilisenin en geri zekalı görevlilerinden biriymiş. Papaz kovmadan önce son bir şans daha tanımak istemiş. "Bana bak!.." demiş, "... konuşmamın sonunda 'Melekler mumları yakınca mabet ışıldamış' dediğim anda arkamdaki bütün mumları yakacaksın ve koro başlayacak!.. Tamam mı?" Bill başını sallamış ve hata yapmamak için bütün gece dua etmiş. Ertesi gün kilise tamamen doluyken papaz konuşmasının sonunda sesini kalınlaştırıp "Melekler mumları yakınca, mabet ışıldamış!" demiş ve göz ucuyla bakmış ki mumlar yanmıyor... Tekrar sesini daha da yükseltip "Melekler mumları yakınca, mabet ışıldamış!" demiş... Arka taraftan Bill'in ince sesi duyulmuş, "Ama zangoçun köpeği de kibritlere işemiş!.."


GÜNÜN SÖZÜ


 


Bu dünyada insanlar bir kere aldatılınca gerçekten bile şüphe duyarlar.


Hitopadesa


YEMEK MENÜSÜ


·         EZOGELİN ÇORBA


·         FINDIK KÖFTE


·         BULGUR PİLAVI


·         TATLI


ÇOCUĞUNUZA İSİM


Erkek: TANAY : Şafaktaki ay.


Kız: AYSEL:Ay gibi olan güzelliğiyle nam salmış olan


MANİ


 


 


Gül gibi oyum oyum


Kısacık kaldı boyum


Alacaksan al kalan


Yeter ettiğin oyun


KARİKATÜR


 


BİLMECE


Daha üstü bir alan


Cevabı Yarın.


Dünkü Cevap: (Kaş)




 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İzleyiciler