4 Ekim 2009 Pazar

3 Ekim 2009



































 























Bugün 3 Ekim 2009 15 Şevval 1429 Eylül: 20 Hızır:151 İmam-ı Suyuti'nin Doğumu (1445) - İki Almanya'nın Birleşmesi (1990)


HADİS-İ ŞERİF


 


Sohbet meclisleri ve toplantı yerleri 3 çeşittir: Zararsız toplantı; Karlı toplantı; Zararlı toplantı.


(Müsned).


 


FUZÛLÎ KONUŞMANIN ZARARLARI


Faydası olmayan şeyleri konuşarak vakit zayi edilmemelidir. İnsan ömrünü nerede harcadığından hesaba çekilecektir. Zîrâ o hayırlı olanı kötü olan ile değiştirmiş olur. Çünkü boşa geçirdiği zamanlarda Allâhü Teâlâ'yı zikret-seydi veya sükût edip tefekkür ile meşgul olsaydı elbette büyük derecelere nail olurdu.


Resûlullâh (s.a.v.) buyurdular ki; "Kişinin mâlâyânîyi (faydasız şeyleri) terk etmesi, onun müslümanlığmın güzelliğindendir."


Fazla konuşmak, tekrarında fayda olmayan şeyleri tekrar etmek ve lüzumundan fazla konuşmaktır. Resûlullâh (s.a.v.) buyurdular ki: "Dilini fazla konuşmaktan tutan ve malının fazlasını infâk eden kimseye müjdeler olsun."


Bilâl bin Haris (r.a.), Resûlullâh (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu rivayet eder:


"Bir kimse ulaşacağı makamı düşünmeden Allah'ın razı olduğu bir kelimeyi konuşur, Allah onun için bu konuşmasına mukabil Allah'a kavuşacağı güne kadar rızâsını yazar. Bir kimse ulaşacağı makamı düşünmeden Allah'ın gazaplandığı bir kelimeyi konuşur ve Allah ona kıyamete kadar gazabını yazar."


Tâbiîn'in büyüklerinden Hz. Alkame (r.a.) şöyle derdi: Nice söylenecek söz ve hadîs-i şerîf var ama Bilâl bin Hâris'in rivayet ettiği (yukarıdaki) hadîs-i şerîf beni ondan men etti.


 


HANGİSİ DAHA FAZİLETLİ


Abdullah bin Mübarek (r.h.) anlajyor:


İmâm-ı Azam Ebû Hanîfe'ye, hocalarından Alkame mi yoksa Esved bin Yezîd en-Neha'î mi (r.aleyhimâ) daha fazîletlidir?" diye sordular, o:


"Ben onlara duâ ile tazîmden âJz iken nasıl olur da hangisinin daha üstün olduğunu söyleyebilirim." buyurdu.


 


FIKRA


 


Kudüs’te görevlendirilen bir gazeteci Ağlama Duvarı’nın önünden her geçişinde, yaşlı bir Musevî’nin orada öyle durup dua ettiğini fark etmiş. Bir hafta, iki hafta... Sonunda adamla bir röportaj yapmaya karar vermiş. İzin alıp teybini açmış, sormuş adama: “Adınız?” Adam; “David. Polonya Yahudisi’yim. Yaşım 65. Smalla’da bir manav dükkânım var. Evliyim. İki çocuğum Tel Aviv’de bir çiçek serasında çalışıyor.” Gazeteci; “Sizi her gün burada, Ağlama Duvarı’nın önünde, dua ederken görüyorum.” Adam; “Evet, her sabah dükkânı açmadan buraya gelirim. Dünya barışı ve insanların kardeşliği için dua ederim. Öğle tatilinde bu sefer insanların mutluluğu, acıların sona ermesi için Yaradan’a yalvarırım. Akşam da, eve dönerken, bu kez dürüst ve iyi insanların esenliği için dua ederim. Cumartesi günümü de burada, yine dua ederek geçiririm.” Gazeteci; “Ne güzel! Kaç senedir bunu sürdürüyorsunuz?” Adam; “İsrail’e göçtüğümden beri, yani 40 yılı geçti.” Gazeteci çok etkilenmiş, heyecanla sormuş: “40 yıldır her gün dua ediyorsunuz. 40 yıldır yılmadınız. Bugün nasıl bir duygu içindesiniz, neler hissediyorsunuz?” Uzun uzun iç geçirmiş yaşlı Musevî; sonra bezgin bir sesle cevap vermiş: “Vallahi artık bilemiyorum” demiş; “İçimde, sanki duvara konuşuyormuşum gibi bir his var!..”


GÜNÜN SÖZÜ


 


Çiçeği küçümseyen, Tanrı yı da küçümser.


A.Dumas


YEMEK MENÜSÜ


·         Yayla Çorbası


·         Sahan Köfte


·         Makarna


·         Mevsim Meyve(Portakal)


ÇOCUĞUNUZA İSİM


Erkek: TAYFUN : Okyanuslarda görülen fırtına


Kız: AYGÖNÜL:Güzel gönüllü.


MANİ


 


Bakkallarda toz şeker


Şekerler kilo çeker


Seni gavurun oğlu


Gördüğüne ah çeker


KARİKATÜR


 


BİLMECE


Buradan attım kılıcı
Halep’te oynar ucu


Cevabı Yarın.


Dünkü Cevap: (TELEVİZYON)










 



 


 


        











       



 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İzleyiciler