9 Aralık 2009 Çarşamba

10 Aralık 2009








































Bugün 10 Aralık 2009 24 Zilhicce 1429 T.Sani: 27 Kasım:33 İmam-ı Rabbani (k.s.)Hazretlerinin irtihali (29 Sefer 1034/1624) – İnsan Hakları Beyannamesinin Yayınlanması (1948) – İnsan Hakları Haftası (10-16 Aralık)


HADİS-İ ŞERİF


 


Pek çok günahları olan bir kimse dahi olsa, zulme uğrayanın bedduası kabul görür. Fasıklığı kendine...


(Ramuz).


 


ÂHİRETE AİT BÂZI HÂLLER




Amel Defteri: Her insanın, dünyâda iyi ve kötü, küçük ve büyük bütün işledikleri melekler tarafından yazılmış olan defterdir. Âhirette sahibine verilecek, "Al kitabını, okul" de­nilecektir.
Mîzân: Mahşerde herkesin iyi ve kötü amellerini tartma­ğa mahsus, manevî bir terazidir.
Sırat: Cehennemin üzerine kurulmuş, üzerinden geçil­mesi pek zor bulunan bir köprüdür. Allâhü Teâlâ'nın muhte­rem kulları pek kolaylıkla, hattâ bir kısmı şimşek gibi geçip cennete gireceklerdir. Kâfirler ile şefaate kavuşamayan veya şefaati inkâr eden bir kısım mü'minler de geçemeyip cehenneme düşerler.
Cennet: Hatır ve hayâle gelmeyen sayısız nimetler âle­midir. Mü'minler cennette pek büyük nimetlere ereceklerdir. Husûsiyle Allâhü Teâlâ'yı mekândan, zamandan münez­zeh ye şân-ı ulûhiyetine lâyık olarak vakit vakit görmek şerefine nail olacaklardır ki, buna "Ru'yetullah" denir. İmân sahipleri bu ni'mete nail olduklarında cennetin şâir bütün nimetlerini, zevklerini unutacaklar, en büyük, en ulvî, en rû-hânî bir zevke dalacaklardır.
Cehennem: Bütün kâfirler ve bâzı günahkâr mü'minler için yaratılmış, yedi derekeye, aşağı tabakaya bölünmüş bir azâb âlemidir. Burada kâfirler ebedî surette azâbda kala­caklar, günahkâr mü'minler ise bir müddet azâb gördükten sonra affolunarak cennete konulacaklardır.
Kevser Havuzu: Mahşer günü Allâhü Teâlâ'nın Pey-gamberimiz'e (s.a.v.) ihsan buyurduğu gayet büyük bir ha­vuzdur. Bunun pek tatlı, berrak suyundan mü'minler içecek, mahşerin dehşetinden ileri gelen hararetlerini giderecekler­dir ve bir daha su sam ayacaklardır.
Şefaat: Âhiret günü bir kısım günahkâr mü'minlerin affe­dilmeleri ve itaatli mü'minlerin de yüksek mertebelere er­meleri için Peygamberimizin (s.a.v.) ve şâir büyük zâtların Allâhü Teâlâ'dan niyaz ve istirhamda bulunmaları, isteme­leridir. Allah'ın izin verdiklerine şefaat ederler.
Âhirette bütün insanlara âit muhakeme ve muhasebenin bir an evvel yapılması için en büyük şefaat, bizim peygambe­rimiz Muhammed Mustafâ (s.a.v.) Hazretleri'nindir. Onun bu şefâatına, şefâat-ı uzmâ denir. Ve onun hâiz olduğu yüksek makama, Makâm-ı Mahmûd denir.


FIKRA


 


At nalının insanlara uğur getirdiğine inanan biri, Hoca’ya sormuş:


 


- “Hocam, at nalı insana uğur getirirmiş, evin kapısına assak günah olur mu?” Böyle hurafelerin dine aykırı olduğunu her zaman anlatan hoca, bu sefer farklı bir yöntemle cevap vermiş:


 


- “Eğer uğur getiriyorsa, asabilirsin Ama bence getirmez Çünkü atlarda bir değil, dört nal olmasına rağmen şimdiye kadar bir faydası olduğunu görmedim aksine akşama kadar yediği kamçının, taşıdığı yükün ve koşturulduğu yolun hesabı yoktur”


GÜNÜN SÖZÜ


 


Siz kendinize inanın,başkaları da size inanacaktır.


Montaigne


YEMEK MENÜSÜ


·         Omlet,Peynir,Yeşil zeytin, Tereyağı, Bal, Süt,Salatalık


ÇOCUĞUNUZA İSİM


Erkek: ZADE: (Fars.) Er. 1. Evlat, oğul. 2. Dürüst, doğru adam.


Kız: YÜCE: (Tür.) - Yüksek, büyük, ulu, bala. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.


MANİ


 


Bağa yendim üzüme


Diken battı gözüme


Ne dedim niye küstün


Eğri baktın yüzüme


KARİKATÜR


 


BİLMECE


Damlaya damlaya ne olur?


Cevabı Yarın.


Dünkü Cevap: Şeftali




 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İzleyiciler