28 Mart 2010 Pazar

27 Mart 2010












 












 


























Bugün 27 Mart 2010   11 R.Ahir 1431 Mart: 14 Kasım 140 Gediz Depremi (1970)-Ahmet Cevdet Paşa'nın doğumu (1822)


HADİS-İ ŞERİF


 


“Kabir, Cennet bahçelerinden bir bahçe, yahut Cehennem çukurlarından bir çukurdur.”


 


İLMİHAL:....ÖLDÜKTEN SONRA KABİRDE HAYÂT


Âhiretin birinci konağı kabirdir. Kâfirler ile bazı âsî Müslümanlar kabirde azap görürler. Ölü kabre konul­duktan sonra Münker ve Nekîr adlı, heybetli iki melek gelir; Rabbin kimdir, dinin nedir, peygamberin kimdir, kıblen nedir? diye sorarlar. Kâfirler ve fâsıklar cevâp veremez, türlü azap çekerler. Müslümanlar ise:


Rabbim Allâhü Teâlâ'dır, dînim İslâm'dır, peygambe­rim Muhammed Mustafâ'dır, kıblem Ka'be'dir diye ce­vâp verirler. Kabirlerinde türlü nimetlere nail olurlar.


NASÎHAT:   ....KABİRLERİ ZİYARET


Kabir, insanın dünya ile âhiret aralığında meskeni, kıyamete kadar durağıdır. Bu bakımdan kabirlerin mu­hafazasına çalışmalıyız. Gerçi zaruret zamanında insanların menfaati için kabirler kaldırılır, yollar geniş­letilir. Lakin bunun da bir usulü vardır. Edeb ve hürmetle usûlüne riâyet ederek başka yere nakledilebilir.


Zaman zaman kabirleri ziyarete gitmeliyiz. Peygam­ber Efendimiz (s.a.v.) "Kabirleri ziyaret ediniz. Çünkü onlar size âhireti hatırlatır." buyurmaktadır.


Kabirleri ziyaret edip ibret almalı, vaktiyle hayatta olan birçok kimselerin topraklar içinde kalmış olduğunu görmeli, artık gâfilâne yaşamamalıdır. Ahiret âlemini düşünmelidir. Üç beş günlük dünya hayatı için birtakım günahları işlememeli, hakiki istikbâli düşünerek gaflet içinde yaşamaktan kurtulmalıdır.


Dinimizde kabirleri ziyaretin usûlü, âdabı vardır. Kabir­leri çiğnemeksizin mezara yanaşmalı, selam vermeli, orada yatanın hayatında huzurunda iken oturmuyordu ise aynı edeb ve tazim ile ayakta durup Fatiha, Ihlâs, Yâsin-i Şerîf sûrelerini ve salavât-ı şerîfe okuyup ruhla­rına hediye etmelidir. Diğer Müslümanlar için de okuyup bağışladıktan sonra kendisinin de akıbetinin bu hale ge­leceğini hatırlayarak mahzun mahzun çekilip dönmelidir.


Kabristanda gülmek, yemek içmek, lüzumsuz laflar etmek Müslümana yakışmaz.


 


FIKRA


 


Temel kahvenin bir köşesinde kendi kendine söyleniyor. Arada bir gülüyor. Arada bir de hatırladığı bir şeyi boşvermek istermiş gibi elini yukarıya doğru kaldırıp indiriyormuş. Arkadaşları merak etmişler:


- Yahu Temel sen sabahtan beri konuşarak gülüyorsun. Niye?


- Kendi kendime fıkra anlatıyorum.


- Peki, niçin ara sıra elini yukarı kaldırıp indiriyorsun?


- Yahu bildiğim fıkra aklıma gelirse onu geçiyorum!..


GÜNÜN SÖZÜ


 


Büyük ve yüksek şeyleri görebilmemiz için onlara göre bir ruhumuz olması gerekir; yoksa kendi çamurumuzu görürüz onlarda. Montaigne


YEMEK MENÜSÜ


·   Mercimek çorba


·   Püreli Dalyan köfte


·   Erişte


·   Ayran


ÇOCUĞUNUZA İSİM


Erkek: UMA: (Tür.) Er. 1. Hediye, armağan. 2. Konuk, misafir.


Kız: TAYBE: (Ar.) - Medine-i Münevvere. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.


MANİ


 


Hey hızara hızara
Dalda elma gızara
Beni sana vermizler
Başka yerden giz ara


KARİKATÜR


 


BİLMECE


Kekemeler ne zaman kekelemezler.


Cevabı Yarın.      


Dünkü Cevap: Gölgemizi

 


 




 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İzleyiciler