25 Nisan 2010 Pazar

23 Nisan 2010






































































Bugün 23 Nisan 2010     9 C.Evvel 1431 Nisan: 10 Kasım 167 ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI-TBMM'nin açılışı (1920)


HADİS-İ ŞERİF


 


Bir kötülük işlediğinde hemen tövbe et. Gizli günahına gizlice, açıktan işlediğin günahına açıkça tövbe et.(Tirmizi).


 


İLMİHAL: LUKATA  (BULUNTU)


Bir yerde bulunup sahibi bilinmeyen bir mala "lukata" denir. Başkalarının rızaları olmaksızın mallarını ellerin­den haksız yere almak haram olduğu gibi lukataları alıp sahiplenmek de haramdır, bu gasb sayılır.


Bir kimse, bir yerde bir miktar para veya eşya bulsa, bunu sahibine vermek üzere başkalarını şâhid tutarak alabilir. Sonra bunu münâsip bir suretle ilân eder ve luka-tanın kıymetine göre münâsip bir müddet bekler. Sahibi çıkar ve sahip olduğunu da ispat ederse teslîm eder. Çık­maz ise onu sadaka olarak verir. Eğer saklanan mal -saklayanın kusuru olmadan- zayi olursa sahibine bede­lini ödemek gerekmez.


Yollarda, bostanlarda, ağaçların altlarında bulunan ba­şaklar, meyveler de lukata hükmündedir. Yazın ağaçların altlarına dökülen meyveler, sahipleri tarafından açıkça veya âdet olarak helâl kılınmış ise alınıp yenebilir; yoksa yenmez, haramdır.


Ağaç üzerinde bulunan meyveler ise -her nerede bulu­nurlarsa bulunsun- sahiplerinin izni olmadıkça yenilmez. Ancak meyve pek fazla olup yenmesi sahibine ağır gel­mez ise yenebilir; Fakat toplanıp başka yere götürülemez, bu caiz değildir.


Irmak suları üzerinde bulunan meyveleri -çok olsa da-toplayıp yemek caizdir. Fakat bunlar kıymetli ise helâl olmaz, haklarında lukata muamelesi yapılır.


Bahçelerin, bostanların içinde, duvarların dibinde değil de, başka yerlerde dağınık veya toplu olarak bulunan meyveler de lukatadır. Bunlar biliniyorsa sahibine, değil­se fakirlere verilir. Bunları bulan fakir değilse bunlardan istifâde edemez.


Yollara dökülmüş olan ağaç yaprakları, eğer dut yap­rakları gibi kendisiyle istifâde olunacak şeyler ise bunlar alınmaz. Fakat istifâde olunmayacak şeyler ise toplanıp alınabilirler.


Ekin ve karpuz tarlalarında veya karpuz ekinler alın­dıktan ve karpuzlar toplandıktan sonra başkalarının topla­masına âdeten izin verilmiş olan başak, vesâir döküntüleri toplamak caizdir.


 


FIKRA


 


Günün birinde uzun bir yolculuktan dönen Hoca, güneş altında koşmaktan yorulur ve dua etmeye başlar


- 'Aman Allah’ım çok yoruldum, daha fazla yürüyemiyorum Lütfen bana bir eşek gönder'


Kısa bir zaman sonra Hoca yanında eşek de taşıyan bir atlı genç görür Buna çok sevinir


Atlı yaklaşınca Hoca’yı görür ve ona şöyle der:


- 'Sen tembel adam! Niçin burada oturuyorsun? Bak benim eşek yolculuktan ve sıcaktan bitkinleşti Buraya gel ve onu bir sonraki şehre kadar taşı!'


Önce Hoca itiraz etmek ister, fakat genç adamın kendisini döveceğini hissedince korkar


Böylece Hoca eşeği bir sonraki şehre kadar taşımaya razı olur Yorucu birkaç saatten sonra şehre varırlar


Genç adam Hoca’yı dışarıda bırakarak hana girer Bunu gören Hoca yorgunluktan yere yığılır ve şöyle dua eder:


- 'Oh, aman Allah’ım, artık çok şey öğrendim Bundan sonra dualarımda dikkatli olacağım'


GÜNÜN SÖZÜ


 


Elmas nasıl yontulmadan mükemmelleşmezse, insan da acı çekmeden olgunlaşmaz. Konfüçyüs


YEMEK MENÜSÜ


·   Ezogelin çorba


·   Izgara tavuk


·   Nohutlu pilav


·   Kola


ÇOCUĞUNUZA İSİM


Erkek: UTMAN: (Tür.) Er. - Şerefli, edepli, terbiyeli kimse.


Kız: TANSEL: (Tür.) Ka. - Tan sel.


MANİ


 


Yolda buldum on para
Yârim gözün ne kara
Allah sana su vermiş
Yıkasana maskara


KARİKATÜR


 


BİLMECE


-Bir Fil elektrik direğinden yükseğe zıplayabilir mi?


Cevabı Yarın.


Dünkü Cevap: Fil in the blanks!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İzleyiciler