25 Ağustos 2010 Çarşamba

18 Ağustos 2010

























































Bugün 18 Ağustos 2010 8 Ramazan 1431 Ağustos: 5 Hızır 105 Varto Depremi (1966)-Turnaların gitme zamanı-Yemişlerin kemale ermesi


HADİS-İ ŞERİF


 


İyi arkadaşla kötü arkadaşın misali, misk taşıyanla körük çeken insanlar gibidir. Misk sahibi ya sana kokusundan verir veya sen ondan satın alırsın. Körük çekene gelince ya elbiseni yakar yahut da sen onun pis kokusunu alırsın. Ravi: Müslim, Birr 146


 


ZEKÂTIN VERİLECEĞİ YERİN EN FAZİLETLİSİ


  Zekâtı vermek için müttakî, yâni Allâhü Teâlâ'dan korkan ve itaat edenleri seçmek, onların takvalarını artı­rır ve  mükâfatı  büyük olur.   Peygamber  Efendimiz (s.a.v.) "Yemeğinizi müttakî kimselere yedirin, sadaka­larınızı da mü'minlere verin." buyurmuştur.


  En iyisi nimetin Allah'tan olduğunu bilip de Allah'a şükredenleri seçmektir. Çünkü kulların en çok şükredenleri, nimeti Allah'tan bilenlerdir. Şübhesiz böylelerine yapılan yardım kaybolmaz.


  Bilhassa ilim tahsîl eden veya ilim sahibi ve ihlâslı fakirleri seçmelidir. Çünkü Allah rızâsı niyeti ile ilim tahsil etmek en büyük ibâdettir. İbn-i Mü­barek (r.h.) sadakalarını bilhassa âlimlerin fakirleri­ ne verirdi. Niçin böyle yaptığı sorulduğunda,


"Ben, peygamberlikten sonra ilimden daha üstün bir rütbe olduğunu zannetmiyorum. İlim sahipleri­nin ihtiyâcını karşılayarak, okumalarını temin etmek daha makbuldür." diye cevap vermiştir.


  Kendini ilim öğrenmeye ve öğretmeye vermek şartı ile, zengin de olsa zaruri ihtiyaçları için talebe­ nin zekât alması caizdir. Çünkü talebe kazanmaktan âcizdir.


  Nisaba mâlik olan kimseye zekât vermek caiz değildir. Ancak ilim öğrenene, gâzîye ve hac kafilesin­ den ayrı kalmış olan kimseye verilebilir. Peygamber Efendimiz  (sav);  "İlim  öğrenene zekât vermek caizdir. Velev ki kırk yıllık nafakası olsun!" buyur­muştur. İlim, din ilmi, öğrenilmesi farz-ı ayn veya farz-ı kifâye olan ilimdir.


  İnsan öyle şeylere muhtaç olur ki, onlarsız yapa­maz. Bu takdirde, kendisi kazanmadığı hâlde, zekât alması da caiz olmazsa, elindekini harcar; muhtaç kalır ve okumaktan, okutmaktan kesilir de, dîni üzerine alan kalmayınca, din zayıflar.


 


FIKRA


 


Laz, Boşnak ve Kürt aynı inşaatta çalışmaktadır. Öğle arasında kürt karısının hazırladığı azığı bir açar ki, ekmek arası ciğer... “Yarın yine ciğer koyarsa kendimi şuradan atacağım!” Boşnak sandviçinde patates, laz ise hamsi bulur. İkisi de aynı şeyleri söylerler. Ertesi gün, önceki günün aynıdır. Üçü de kendilerini aşağı atarlar. Cenaze töreninde eşleri ağlaşmaktadır. Kürt ve Boşnak’ın eşleri, durumu bilmediklerini, bilseler farklı bir şey yapmamazlık etmeyeceklerini içeren ağıtlar yakarken lazın eşi, “İyiydi, hoştu, elimi sıcak sudan soğuk suya sokturmazdı. Hatta hamsili sandviçlerini de kendisi hazırlardı. Niye atladı anlamadım!..”


GÜNÜN SÖZÜ


 


Sanat tabiatı taklitrten başka bir şey değildir. Seneca


YEMEK MENÜSÜ


·   PİLİÇ SOTE


·   FIRIN MAKARNA


·   ÇOBAN SALATA


·   MEYVE


ÇOCUĞUNUZA İSİM


Erkek: SÖKMEN: (Tür.) Er. - Yiğitlere verilen san. Selçuklulara bağlı Hasankeyf Artuklu Beyliğinin kurucusunun adı.


Kız: SOYKAN: (Tür.) Ka. - Asil, soylu.


MANİ


 


Dere boyunda keklik
Kızlar giyer eteklik
Kızlarda iş var ama
Erkeklerde eşeklik


KARİKATÜR


 


BİLMECE


Hangi istasyonda tren durmaz?


Cevabı Yarın.


Dünkü Cevap: Balıklar kokmasın diye



 

 


 


 


 


 

 


R~U~K~H~S~A~N~A - we are different from Others !!!...R~U~K~H~S~A~N~A - we are different from Others !!!...




R~U~K~H~S~A~N~A - we are different from Others !!!...

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İzleyiciler

Blog Arşivi