16 Eylül 2010 Perşembe

17 Eylül 2010




































Bugün 17 Eylül 2010 9 Şevval 1431 Eylül: 4 Hızır 135 Adnan Menderes'in İdamı (1961) - Bandırma'nın Kurtuluşu (1922)-Havaların soğumaya başlaması-Ruslar'ın Polonya'yı işgali (1939)


HADİS-İ ŞERİF


Sıdk insanı birr'e (Allah'ı razı edecek iyiliğe) götürür, birr de cennete götürür. Kişi, doğru söyler ve doğruyu arar da sonunda Allah'ın indinde siddik (doğru sözlü) diye kaydedilir. Yalanda kişiyi haddi aşmaya götürür. Haddi aşmak da ateşe götürür. Kişi yalan söyler ve yalanı araştırır da sonunda Allah'ın indinde yalancı diye kaydedilir. Ravi: Buhari, Edeb 69


 


SIHHAT VE SIHHATE İTİNÂ


"Bedeni korumak, onun sıhhatini te'min ve hıfzetmek akdem-i ferâizdendir. Mevlâ-yı Müte'âl "ve lâ tülkû bi eydîküm ile't-tehlüketi."*


Bu emirde, beden ve sıhhat tehlikesinden korunmak, onun kapılarını seddetmek birinci dereceyi ihraz eder. Her iş sıhhate vabestedir. Bu olmadıkça gerek din gerek dünya işleri tam ve kâmil olmaz. Onun için bazı ekâbir "el ılmu ılmân, ılmu'l ebdân, sümme ilmu'l-edyân."** sözleri­ni söyleyerek ilm-i ebdânı, ilm-i edyân üzerine tercih eylemiştir. Bu sözlerden murâd sırf sıhhate ehemmiyet vermek noktasına ma'tuftur. Biz her işin kemâline tâlib olacağız. Aşağısı ile veyahut vasatı ile iktifa etmeyeceğiz.


Sıhhat, niam-ı azîme-i Mevlâ'dandır. Fakat devamı zamanında kıymeti en az takdir olunur. Ona şükür, va-zîfe-i ibâdet ve ubudiyettir. Bu nîmet-i uzmâyı elden gidermek, muhafaza etmek, yahut onu tahrîb eylemek kendi elimizdedir. Her hâlde, irâdemizi, vaktimizi, sıh­hatimizin hüsn-i muhafazasına sarfetmeliyiz. Bu babda asla ihmâl göstermemeliyiz.


İrâde-i Hak, irâde-i beşere tâbi'dir. İrâde-i beşer mües­sirdir. İrâdenin müteallikâtını halk, Mevlâ'ya âiddir. Bütün irâdetlerimizi iyi ve kemâl cihetine sarfa memuruz ve bununla mükellefiz." (Mektublar, S. H. Silistrevî)


* Meali: Kendi kendinizi tehlikeye atmayın. (Bakara, 195)


** İlim ikidir. Bedenler ile alâkalı yani tıp ilimleri, bun­dan sonra dîn ilimleri.


Lügatçe:


Akdem-i ferâiz: Farzların en önde geleni.


Vabeste: Bağlı


Niam-ı azîme-i Mevlâ: Allah'ın büyük nimetleri.


Vazîfe-i ibâdet ve ubûdiyyet: İbâdet ve kulluk vazi­fesi.


Nîmet-i uzmâ: Büyük nimet.


Hüsn-i muhafaza: İyi muhafaza.


 


FIKRA


 


Temel bir gün bir Fransız ve İngiliz’le aynı uçakta yolculuk yaparken, Fransa üstüne gelmişler. Fransız: ”Ben ülkemi çok seviyorum ve bu yüzden elmamı atacağım.” diyerek elindeki elmayı atmış. İngiltere üstündeyken İngiliz; “Ben de ülkemi çok seviyorum.” demiş ve birasını atmış. Türkiye üstündeyken bu sefer Temel; “Ula ben bu ülkeyi sevmeyrum her pok burda!” demiş ve bir bomba atmış. Fransız uçaktan indikten sonra yolda ağlayan bir çocukla karşılaşmış. “Niçin ağlıyorsun?” diye sormuş. Çocuk; “Orospu çocuğunun biri kafama elma attı.” İngiliz de ağlayan bir çocukla karşılaşmış. İngiliz sormuş; “Niye ağlıyorsun?” Çocuk; “Piçin biri kafama bira şisesi attı.” Temel uçaktan indikten sonra yolda devamlı gülen bir çocukla karşılaşmış. Sormuş; “Ula uşağum niye güleyisun?” Çocuk “Dün akşam yemekte iki tabak kuru fasulye yedim. Bir osurdum, karşıdaki ev yıkıldı.”


GÜNÜN SÖZÜ


 


Yaşadığımız her an kendi hakkını ister. Goethe


YEMEK MENÜSÜ


·   MANTAR SOTE


·   FIRIN MAKARNA


·   ÇOBAN SALATA


·   SÜTLAÇ


ÇOCUĞUNUZA İSİM


Erkek: SÜRSOY: (Tür.) Er. - Soyun sürsün, soyun genişlesin.


Kız: SÜREYYA: (Ar.) - Ülker yıldızı, pervin. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.


MANİ


 


Ortaokul olur mu?
İçinde durulur mu?
Benim yârim talebe
Onunla dalga olur mu?


KARİKATÜR


 


BİLMECE


Hangi kalemle yazı yazılmaz?


Cevabı Yarın.


Dünkü Cevap: Su dondurularak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İzleyiciler