19 Eylül 2010 Pazar

18 Eylül 2010











































Bugün 18 Eylül 2010 10 Şevval 1431 Eylül: 5 Hızır 136 Ertuğrul Fıkateyni'nin Japonya Sularında Batması (1890)-Erdek, Biga, Yenice ve Mahmudiye'nin kurtuluşu (1922)


HADİS-İ ŞERİF


 


Fukaralar, cennete zenginlerden beşyüz yıl önce girerler. Bu (Allah'ın indinde) yarım gündür. Ravi: Tirmizi, Zühd 37


 


BU DÜNYÂ İMTİHAN ÂLEMİDİR


Allâhü Teâlâ kullarının hâlini ve mertebelerini kendile­rine bildirmek için dünyâda bütün emir ve nehiylerini (yasaklarını) kat'î deliller ile apaçık surette haber verip rızâsının ne tarafta olduğunu bildirdi. Bu dünyânın geçi­ci ve imtihan âlemi olduğunu beyân eyleyip, "Ey kulla­rım!, Sizler rızâmı kazanmaya çalışın. Rızıklarınızı ben veririm. Bana tevekkül edin. Ben sizin rızıklarınıza kefi­lim." diye nice âyet-i kerîmeler ile vaad buyurmuştur.


Öyle olunca kul, kulluğunu lâyıkıyla yapmalıdır. Kula lâyık olan, Allah'ın emrini yerine getirmek ve dâima onun rızâsını gözetip emrini îfâya gayret etmektir. Kul, Allah'ın kudretinde, emri altındadır. Nitekim Hz. Alî (k.v.) kendisine kader ve kaza hakkında suâl edene:


"Seni, senin dilediğin gibi değil de kendi dilediği gibi yaratan Allâhü Teâlâ, yine dilediği gibi kullanır." buyur­muşlardır.


Kula lâzım olan Mevlâ'sının rızâsıdır. O rızâ da ne ile elde edilir?


Mevlâ'sının emrini yapmak ve nehyinden, yasakladı­ğından kaçınmak ile elde edilir. Yoksa emrini tutmayıp yasakladığından sakınmayıp, ben tam bir teslimiyetle ile teslîm oldum deyip; amelinden, ahlâkından türlü habaset meydana çıkınca "Ne yapalım, takdîrde var imiş, çâre nedir?" diye türlü günahlar işleyip sonra da takdîre bağla­mak ile elde edilmez.


Cenâb-ı Hakkın bir günü vardır. O günde böyle baha­ne para etmez.


Hâsılı, kişiye gerek dünyâ cihetinden gerek âhiret ci­hetinden hatırına ne türlü şey gelirse o fikri dînin terazi­sine koyarak tartmalı; dîne uygun olmayan vesveseleri defetmelidir.    f


BEYİT:


Hâk ol ki, Huda mertebeni eyleye âlî


Tâc-ı ser-i âlemdür o kim hâk-i kademdür. (Ruhî)


Yani: Toprak ol ki (tevazu' göster ki) Mevlâ mertebeni yükseltsin. (Büyük zâtların ayağının (tozu) toprağı (olan) âlemin baş tacı olur.


 


FIKRA


 


Üç laz denize açılır. Karadan iyice uzaklaştıkları sırada korkunç bir fırtına kopar. Yaşamaktan umutlarını kesen lazlar dua etmeye başlar. Birinci laz der ki, “Allahım bizi bu fırtınadan kurtar, 40 fakiri, 40 gün doyuracağım.” İkinci laz; “allahım bizi bu kurtar 40 tane kurban kesip dağıtacağım.” üçüncü laz; “Allahım bizi bu fırtınadan kurtar, 40 gün oruç tutacağım.” Bizimkiler tam dualarını bitirirler ki, fırtına bıçakla kesilmiş gibi diner. Birinci laz der ki, “Allahım biz lazuk.” İkinci laz; “Ee, biraz da oyunbozanuk.” Üçüncü laz; “Attık sağa bir kazuuuuk!..”


GÜNÜN SÖZÜ


 


Yarın sabah,ne sevdiğiniz kişilerin yüzleri ne de kendi yüzünüz aynı olacaktır. Leo Buscaglia


YEMEK MENÜSÜ


·   PİLİŞ ŞİNİTSEL


·   SPAGETTİ


·   YAYLA ÇORBA


·   ÇOBAN SALATA


ÇOCUĞUNUZA İSİM


Erkek: SÜREHA: (Ar.) Er. - Saf ırklar.


Kız: SÜMBÜL: (Fars.) Ka. l. Zambakgillerden, salkım çiçekli, keskin kokulu, soğanlı otsu bitki. 2. Güzellerin saçı.


MANİ


 


Havalarda kelebek
Kanadı benek benek
Beni yardan ayıran
Kalbur satsın hem elek


KARİKATÜR


 


BİLMECE


Hangi gül kokmaz?


Cevabı Yarın.


Dünkü Cevap: Kontrol kalemiyle

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İzleyiciler