27 Eylül 2010 Pazartesi

28 Eylül 2010


































Bugün 28 Eylül 2010 20 Şevval 1431 Eylül: 15 Hızır 146 Kestane Karası Fırtınası-Kazım Karabekir'in Ermenilere karşı harekatı (1920)


HADİS-İ ŞERİF


 


Allah tek bir ok sebebiyle üç kişiyi cennete koyar: 1- Onu yapan; yeter ki bunu hayır maksadıyla yapsın. 2- Atan. 3- Atana ulaştıran. Ravi: Ebu Davud, Cihad 24


imam mosa kadhim 


İMÂM MÛSÂ KÂZIM (R.A.)


Ashâb-ı Kirâm'ın sohbetinde bulunmakla şereflenen Tabiîn devrinin büyük âlimlerinden İmâm Mûsâ Kâzım, Hz. Câfer-i Sâdık'ın (r.h.) oğlu, İmâm Ali Rızâ'nın baba­sıdır. Hz. Hüseyin'in neslinden seyyid olup neseb silsi­lesi Mûsâ Kâzım bin Câfer-i Sâdık bin Muhammed Bakır bin Ali Zeynelâbidîn bin Hüseyin bin Ali bin Ebî Tâlib'dir.


Mûsâ Kâzım Hazretleri, 745 (H.128) senesinde Mek­ke ile Medîne arasında bulunan Ebvâ'da, doğdu. Abba­sî Halifesi Harun Reşîd, 795 yılında Umre'den döner­ken, Medîne'ye.uğradı, zuhur eden hâdiseleri sona er­dirmek fikri ile İmâm hazretlerini yanına alıp Bağdat'a getirerek nezdinde bulundurdu. Mûsâ Kâzım (r.a.), 802 (H. 186) senesinde, Bağdat'ta vefat etti. Kabr-i şerifleri Bağdat'ın kuzeybatısında "Kâzımiyye" mahallesindedir.


Mûsâ bin Cafer (r.a.), çok ibâdet ederdi. Bu sebeple kendisine "Abd-i sâlih" denirdi. Babasından hadîs-i şerîf rivayet etmiştir. Hilminin fazlalığından ve kendisine kö­tülük eden herkese iyilik ve ihsanlarda bulunduğundan "Kâzım" lakabını almıştı. Yahya bin Hasan anlattı: "Medî-ne'de birisi Mûsâ Kâzım Hazretlerine eziyet eder, Hz. Alî'yi kötülerdi. Yanındakiler ona "Bize izin ver, şunu öl­dürelim" deyince onları bu işten şiddetle men etti ve o kimsenin nerede yaşadığını sordu. Medîne civarında bir yerde zirâatle uğraştığını söylediler. Mûsâ Kâzım, bine­ğine binerek, tarlasının olduğu yere gitti ve adamın ora­da olduğunu gördü. Katırını ekinlerin üzerine sürdü. O şahıs, tarlaya basma diye bağırdı. Mûsâ Kâzım bu halde onun yanına kadar geldi. Sonra ona, "Tarlana ne kadar zarar verdim." deyince, o, "Yüz dinar..." dedi. Sonra "Ya bu tarladan kaç dinar kâr etmeyi umuyordun?" deyince adam, "Yüz dînâr?" dedi. Mûsâ Kâzım ona üç yüz dinar verdi. Bunun üzerine adam bu cömertliğe hayran kaldı ve Mûsâ Kâzım Hazretlerini öptü. Artık o adam Mûsâ Kâzım'ı her gördüğünde ona duâ ederdi.


 


FIKRA


 


Temel ile Dursun iddialaşıyorlarmış. Temel: “Ben denize 25 metreden dalabilirim!” demiş. Dursun hemen müdahale edip: “Yok; yapamazsın!” demiş. Neyse Temel çıkmış, atlamış ve dalıp çıkmış. Bu sefer Dursun iddiayı daha ileri götürerek: “Ulan ben de 30 metreden dalarım!” demiş. Tabii bu sefer de Temel itiraz etmiş: “Yok; yapamazsın!” Neyse Dursun da çıkıp dalışını başarıyla tamamlamış. Bu sefer Temel: “Ulan ben de 20 cm suya 3.5 metreden dalmazsam...” demiş. Dursun'dan yine itirazlar, “Yok yapamazsın!” Neyse Temel çıkıp dalışı bi güzel becermiş. Bu sefer Dursun kıllanmış: “Lan ben de 20 cm suya 4 metreden dalarım!” Tabii Temel'den hemen muhalefet. Amma velakin Dursun dalışı başarı ile tamamlıyor. İyice fitil olan Temel: “Ulan ıslak havluya 2.5 metreden dalayım da gör!” diyor. Tabii Dursun itiraz ediyor. Sonunda Temel: “Getirin pagayum ıslak havluyu!” diyor. Adamlar getiriyor. Temel çıkıyor 2.5 metre yüksekliğe ve atlıyor... Çakılıyor aynen. Sersemlemiş bi şekilde doğruluyor ve: “Lan kim sıktı bu havlunun suyunu?..”


GÜNÜN SÖZÜ


 


Üç şey sürekli kalmaz;ticaretsiz mal,tekrarsız bilgi,cesaretsiz iktidar. Sadi


YEMEK MENÜSÜ


·   SANDAL SEFASI


·   PİLAV


·   CACIK


·   MEYVE


ÇOCUĞUNUZA İSİM


Erkek: ŞAHİNHAN: (f.t.i.) Er. - Güçlü, yiğit kimse.


Kız: ŞADKÂM: (Fars.) Ka. - Çok sevinçli.


MANİ


 


Mavi boyarlar mola
Sevsem duyarlar mola
İkimizde bir boyda
Nikâh gıyarlar mola


KARİKATÜR


 


BİLMECE


Geveze bir kadın ile tesbih arasında ne gibi bir fark vardır.


Cevabı Yarın.


Dünkü Cevap: Her ikisi de ilan edilir edilmez çarpışmalar başlar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İzleyiciler