30 Kasım 2010 Salı

1 Aralık 2010














 


















 




























Bugün     1 Aralık 2010          25 Zilhicce 1431 T.Sani: 18 Kasım 24 Mevlana Haftası (1-7)-Türkiye'de Vasati Saatin kabulü (1925)-Kore'de Kunuri Zaferimiz (1950)


HADİS-İ ŞERİF


 


Büyük cürümlerin en büyüğü, dünya sevgisidir. Ravi: Deylemi


 


KÖTÜLÜĞÜN ANASI: KİBİR, HIRS VE HASED


Tabiînden Hasan-ı Basrî buyurdular: "Kötülüğün esâsı üç şeydir: Hırs, hased ve kibir. İblisi, Hz. Adem'e^secde etmekten kibir alıkoydu. Ebedî kalma hırsı Hz. Âdem'i cennetten çıkardı. Adem aleyhisselamın oğlu Kabil'in kardeşi Habil'i öldürmesine de hased sebep oldu."


Hırs bir hastalıktır ki azı dahi zarar verir. Nice azîz kimseler vardır ki hırsı onu zelîl kılmıştır. Şehvetlerine mağlûp olup onlar yüzünden helak olmaktan sakın. Nice bir anlık şehvetler vardır ki uzun hüzünlere sebep olur.


Peygamber Efendimiz (s.a.v.), doymak bilmeyen ta-ma'dan (aç gözlülükten) ve aç gözlülüğe götüren şey­lerden Allah'a sığınırdı.


Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:


"Allah'ın takdîr ettiğine rızâ göster; halkın en zengini olursun, Allah'ın sana farz kıldıklarını işle; halkın en âbidi (ibâdet edeni) olursun. Allah'ın haram kıldıkların­dan sakın; halkın en^vera'lısı (harama düşmemek için şüphelilerden sakınanı) olursun."


Ashâb-ı Kirâm'dan Zübeyr bin Avvâm (r.a.) bir hutbe­sinde buyurdu ki: "Ey insanlar, muhakkak Resûlullâh buyurmuştu: "Ey Zübeyr! Allâhü Teâlâ şöyle buyurur: İnfâk et (Allah yolunda malını ver) ki, sana infâk olun­sun. Cimrilik etme, sana da cimrilik edilir. Genişlik gös­ter ki Allâhü Teâlâ da sana bolluk gösterir. Sıkıştırma ki seni de sıkıştırırlar.


İyi bil ki Ey Zübeyr! Muhakkak Allâhü Teâlâ ihsan et­meyi sever, cimriliği sevmez; bir hurma ile de olsa cö­mertliği sever. Rızâsı için bir yılanı yahut akrebi öldür­mekle de olsa şecaati sever.


İyi bil ki Ey Zübeyr! Muhakkak Allâhü Teâlâ'nm kulları arasında taksîm eylediği rızıklardan başka, tuttuğu bir kısım fazla mallar vardır. Onu ancak faz­lından ihsan isteyenlere verir. Sizler Allah'ın fazlını talep ediniz."


"Eğer üç şey; doymak bilmeyen hırs, kendisine uyulan heyâ, kişinin kendini beğenmesi olmasaydı insanların işleri mükemmel olurdu:"


 


FIKRA


 


İri yarı bir adam kahveye girmiş: “Hasan çimdur?” Temel: “Penum!” deyince adam onu bir güzel pataklamış, sonra da çekmiş gitmiş. Kahvedekiler Temel’e ne yaptığını sorduklarında Temel sakin, “Kandirdum oni!..” demiş.


GÜNÜN SÖZÜ


 


Bütün acılara dayanılır, yeterki ekmeğin olsun. CERVANTES


YEMEK MENÜSÜ


·          ŞEFİN ÇORBA


·          FIRIN PATATES


·          MEYHANE PİLAVI


·          CACIK


ÇOCUĞUNUZA İSİM


Erkek: ŞEYH: (Ar.) Er. 1. Yaşlı adam, ihtiyar. 2. Kabile ve aşiret reisi. 3. Bir sahada üst seviyeye gelmiş, otorite. 4. Tekke ve zaviye reisi.


Kız: ŞEYDA: (Fars.) Ka. - Aşk çılgını, çok tutkun, aşık.


MANİ


 


Dağdan kestim kereste
Kuş besledim kafeste
Yârin hasta dediler
Yetiştim son nefeste


KARİKATÜR


 


BİLMECE


Bir yarışmada, ikinciyi geçen yarışçı kaçıncı olur?


Cevabı Yarın.


Dünkü Cevap: (Soğukta büzüştüğü için)



 



 



 


 


 



 

30 Kasım 2010




























 


 



















































Bugün     30 Kasım 2010       24 Zilhicce 1431 T.Sani: 17 Kasım 23 Dağıstanlı Ömer Ziyaeddin'in Vefatı (1925)-Türbe ve tekkelerin kapatılması (1925)-Şiddetli soğuklar


HADİS-İ ŞERİF


 


Dua sema ile arz arasında durur. Bana salat okunmadıkça, Allah'a yükselmez. Beni hayvanına binen yolcunun maşrabası yerine tutmayın. Bana, duanızın başında, ortasında ve salat okuyun. Ravi: Tirmizi, Salat 532


 


MUS'AB b. UMEYR'İN (R.A.) ŞEHİT OLUŞU


Uhud Harbi'nde sancağı Hz. Mus'ab (r.a.) taşıyordu. Okçuların yerlerinden ayrılması üzerine düşman şiddetli bir hücum ile İslâm askerini arkadan vurdu ve bütün kuv­vetleriyle Resûlullâh'a doğru hücum ettiler. Mus'ab (r.a.) elinde sancağıyla Peygamberimizi müdafaa ve mücâde­leye devam etti. Bu esnada İbn-i Kamie onun sağ koluna vurup kesti. Mus'ab (r.a.) şu mealdeki ayeti okuyordu: "Ve Muhammed de ancak bir peygamberdir. Ondan evvel de peygamberler gelip geçmiştir..."


Mus'ab (r.a.) sancağı sol eline aldı ve düşürmemek için üzerine eğildi. İbn-i Kamie bu defa sol kolunu da kesti. Sonra Mus'ab (r.a.) sancağı kesik kollarıyla tutup göğsüne yasladı ve yine yukarıdaki ayeti okudu. Üçüncü defa mızrağıyla saldırdı ve onu şehîdetti.


İbn-i Kamie Hz. Mus'ab'ı -Peygamberimiz'e benzediği için- Resûlullâh zannederek şehit etmiş ve Kureyşlilerin yanına dönüp onlara 'Muhammed'i öldürdüm!..' demişti.


Hz. Mus'ab şehit olunca sancağı onun suretinde bir me­lek aldı. Resûlullâh (s.a.v.) "İleri ey Mus'ab, ileri!.." diyordu. Melek Resûlullâh'a dönüp 'Ben Mus'ab değilim!..' deyince Resûlullâh (s.a.v.) sancağı Ali bin Ebû Tâlib'e (r.a.) verdi.


Resûlullâh (s.a.v.) yüzünde bir üzüntü ile Mus'ab'ın (r.a.) yanına geldi. Meali ön sayfada verilen Ahzab Sûre-si'nin 23. âyetini okuyup "Allah'ın resulü, kıyamet günü Allah katında sizin şehit olduğunuza şahitlik edecek­tir. Ey insanlar! Bunları ziyaret ediniz ve onlara selâm veriniz. Nefsim, kudretinde olan Allah'a yemin ederim ki, kıyamete kadar bu şehitlere selâm veren kimselere onlar da muhakkak selâm verirler." buyurdular.


Habbâb bin Eret (r.a.) dedi ki: Şejıit olduğunda kırk yaşlarında olan Mus'ab bin Umeyr (r.a.) geride bir elbi­se parçasından başka hiçbir şey bırakmamıştı. Kefen­lemek için elbisesini başına örttüğümüzde ayakları açık kalıyor, ayaklarını örttüğümüzde başı açılıyordu. Bunun üzerine Resûlullâh (sav.) şöyle buyurdu: "Elbi­sesiyle başını örtün, ayaklarını da ızhır otu ile örtün." (Radıyallâhü anhüm)


 


FIKRA


 


Temel seçimlerde aday olmuş, büyük kalabalığa karşı konuşma yapacak, hazırlanmış, kürsüye çıkmış. Cebindeki kağıdı aramış bulamamış. Bunun üzerine seçmenlere şöyle seslenmiş: “Sevgili hemşehrularım, puraya celirken neler söyleyeceğimu pir allah pir de pen pileydum, şimdi ise sadece allah piliy!..”


GÜNÜN SÖZÜ


 


Anı yazmak, ölümün elinden bir şey kurtarmaktır. Andre Gide


YEMEK MENÜSÜ


·          MERCİMEK ÇORBA


·          MENEMEN


·          FIRIN MAKARNA


·          YOĞURT


ÇOCUĞUNUZA İSİM


Erkek: ŞEMAİL: (Ar.) Er. 1. Huylar, davranışlar, alışkılar. 2. Bir kimsenin dış görünüşünün özellikleri.


Kız: ŞENAY: (f.t.i.) Ka. - Ayın parlaklığı, güzelliği.


 


MANİ


 


Üsküp dere köprüsü
Hafif sallar adamı
Üsküp dere kızları
İpsiz bağlar admı


KARİKATÜR


Karikatürler - IMGOZ52YVV3NK.jpg 


BİLMECE


Şubat ayı diğer aylardan neden kısadır?


Cevabı Yarın.


Dünkü Cevap: (Direksiyondan in, koltuğa otur)















 



 

29 Kasım 2010 Pazartesi

29 Kasım 2010





































Bugün     29 Kasım 2010       23 Zilhicce 1431 T.Sani: 16 Kasım 22 Hamamcızade İsmail Dede Efendi'nin Vefatı (1846)-Ülker Fırtınası


HADİS-İ ŞERİF


Hz. Allah'a duayı, size icabet edeceğinden emin olarak yapın. Şunu bilin ki Hz. Allah, bu inançla olmayan ve gafletle başka işlerle oyalanan kalbin duasını kabul etmez. Ravi: Tirmizi, Da'avat 66


 


PEYGAMBER EFENDİMİZİN BAZI MUCİZELERİ


Mucize, peygamberlerden meydana gelen harikulade hallerdir ki, insanları aciz ve hayrette bırakıp îmâna gel­melerine vesîle olur.


Peygamber Efendimizin (s.a.v.) mucizelerinin en büyüğü Kur'ân-ı Kerîm'dir. Kur'ân-ı Kerîmin nazmına ve mânâsına, belagat sahipleri hayran kalmışlar, ben­zerini görmemişler, bir âyetinin benzerini getirmekten aciz kalmışlardır.


Resûlullâh Efendimiz'e (sav.) ihsan olunan en büyük mucizelerden biri de Mi'râcdır. Miracın içinde de birçok mucize vardır.


Ayın ikiye ayrılması mucizesi: Resûlullâh Efendimiz'in (s.a.v.) peygamberliğinin sekizinci yılında Mek­ke'de Kureyş'in ileri gelenleri, 'ayı iki parça et', demeleri üzerine dua etti, Allah'ın kudreti ile ay iki parça oldu. Her bir parça iki ayrı dağın üzerinde göründü.


Çoğu zaman seferde mübarek parmakları arasından su aktığı görülürdü. Mübarek ellerini bir su kabına sokar, parmakları arasından Allah'ın kudreti ile pınardan çıkar gibi su çıkıp fışkırırdı.


Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) peygamberliğin ilk za­manlarında kendisinden mucize istenildiğinde, karşıla­rındaki ağacı çağırır, onlar da köklerini sürüyerek gelir, kimi selâm verir, kimi kelime-i şehâdet getirir, sonra da yerlerine giderlerdi. Mübarek ellerinde ve şerefli meclis­lerinde bazı taşlar ve yemekler de teşbih etmiştir.


Resûlullâh Efendimizin (s.a.v.) mucizesi olarak bazı hastaların iyi olması çok vâki olmuştur.


Kuraklık zamanında yağmur için duâ istenilmesi üze­rine duâ etmişler ve mübarek ellerini yüzlerine sür­meden yağmur yağmaya başlamıştır.


Yemeklerin çoğalması: Hendek gazasında kıtlık esna­sında Câbir b. Abdullah.(r.a.), hanımının hazırladığı yemek için birkaç kişiyle beraber Resûlullâh Efendimiz'i (s.a.v.) davet etti. Resûlullâh da bütün ashâbıyla teşrif ettiler. Be­reket için duâ buyurduktan sonra bin kişi doyuncaya kadar yedi fakat yemek ve ekmekten hiçbir şey eksilmemişti.


 


FIKRA


 


İlk defa helikopter gören bir laz yanındaki arkadaşına soruyor;


- Bu ne lan?


- Olsa olsa, bin yaşında bir sinektir!..


GÜNÜN SÖZÜ


 


Aptalın sevgisi, ayının sevgisidir; kini sevgidir, sevgisi kindir. Mevlana


YEMEK MENÜSÜ


·          ŞEHRİYE ÇORBA


·          KURU FASULYE


·          PİRİNÇ PİLAVI


·          KARIŞIK TURŞU


ÇOCUĞUNUZA İSİM


Erkek: ŞEMDİN: (Ar.) Er. - Dinin mumu, dinin aydınlığı.


Kız: ŞEMİNUR: (Ar.) Ka. - Mum ışığı, mum aydınlığı.


MANİ


 


Havalarda kırlangıç
Kanadı ayrıç ayrıç
İkimizi ayırtan
Kan kussun avuç avuç


KARİKATÜR


 


BİLMECE


Direksiyona oturan şoföre ne demişler?


Cevabı Yarın.


Dünkü Cevap: (Metreyle)







 

28 Kasım 2010













 


bar


 




















Bugün     28 Kasım 2010       22 Zilhicce 1431 T.Sani: 15 Kasım 21 Kanuni'nin Bağdat'ı Fethi (1534)-Şapka Kanunu yürürlüğe girdi (1925)


HADİS-İ ŞERİF


 


Duvarları örtmeyin. Kim kardeşinin mektubuna, onun izni olmadan bakarsa, tıpkı ateşe bakmış gibi olur. Allah'tan avuçlarınızın içiyle isteyin, sırtlarıyla istemeyin; duayı tamamlayınca avucunuzu yüzlerinize sürün. Ravi: Ebu Davud, Salat 358


 


HZ. ÖMER'İN HUKUKA HİZMETLERİ


Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Hazretleri, dînî hükümleri maz-har olduğu ilâhî vahye göre beyân eder, fetva verirdi. Hakkında emr-i ilâhî bulunmayan bazı meseleler hak­kında da ictihadda bulunur veya Ashâb-ı Kiram ile isti­şare ederdi.


Peygamber Efendimiz'in (s.a.v.) irtihâlinden sonra halifesi Ebû Bekir de (r.a.) Allah'ın kitabında ve Resulul-lah'ın hadislerinde bulunan hükümler dâiresinde mua­mele yapar, lüzum görürse ashabın ileri gelenleri ile isti­şarede bulunur, her hâdiseyi Resûlullah'ın usûlü üzere hallederdi.


Diğer Hulefâ-yı Râşidîn hazretleri de bu şekilde hare­ket etmişlerdir.


Bilhassa Hz. Ömer, pek yüksek bir anlayışa sahip bu­lunuyordu. Halifeliği zamanında dinin hükümleri dâire­sinde hareket eder, zaman zaman Ashâb-ı Kiram ile müşaverede bulunur, birçok hükümleri birer şûra neti­cesinde verirlerdi.


Hz. Ömer, adalet işleri için kuvvetli ve iktidar sahibi, en seciyeli zâtları vazifelendirdi. Kadılara (hakimlere) yüksek tahsisat (maaş) verir, hâkimlerin servet sahip­lerinden olmalarını tercih ederdi. Her tarafa pek dirayetli (ilim ve tecrübe sahibi) kadılar göndermişti.


Hz. Ömer, kadılarına gönderdiği fermanlarda hüküm­lerini Kur'ân-ı Mübîn'e, hadîs-i şerîflere, icmâ-ı ümmete dayandırmalarını emretmiş, bunlarda bulamayacakları hükümler hakkında ictihadda bulunmalarını, kıyâsa mü­racaat etmelerini tavsiye buyurmuştu.


Hz. Ömer, insanların bilmedikleri meseleler, hüküm­ler hakkında malûmat elde edebilmeleri için de müftüler tâyin etmişti. Herkes, ihtiyaç duyduğu dînî, hukukî malu­matı müftülerden sorup öğrenerek ona göre harekâtını tanzim edebilirdi. Bu vazifenin ehli olmayan kimseler ta­rafından yapılması, fayda yerine zarar getireceğinden müftüleri Hz. Ömer tâyin eder ve kendisinden müsaade almayan kimseleri fetva vermekten men ederdi.


 


FIKRA


 


Öğretmeni Temel’e kafayı takmış; illa sınıfta bırakacak. Ancak bu durumu öğrenen millet dedikodu yapmış. Öğretmen de halkın önünde Temel’i sınav yapmaya karar vermiş. Stadta millet toplanmış. Öğretmen megafonla Temel’e sormuş:


- Yedi kere yedi kaçtur?


- Kırktokuz!..


Birkaç saniye sonra stadtakiler ayağa kalkıp hep bir ağızdan:


- Pi şans taha ver, pi şans taha ver!..


GÜNÜN SÖZÜ


 


Ayakta ölmek, diz üstü yaşamaktan daha iyidir. G.Washington


YEMEK MENÜSÜ


·          TAVUK SUYU ÇORBA


·          KIYMALI BEZELYE


·          PİLAV


·          KOMPOSTO


ÇOCUĞUNUZA İSİM


Erkek: ŞEKÛR: (Ar.) Er. - Şükreden, şükredici. Allah'ın isimlerinden, (bkz. Abdüşşekûr).


Kız: ŞEMSİNUR: (Ar.) Ka. - Güneşin ışığı, nuru.


MANİ


 


A apacak apacak
Gökten yıldız kopacak
Açma yârim ağzını
Kuşlar yuva yapacak


KARİKATÜR


 


BİLMECE


Güneş tam tepedeyken, iki köy arasındaki uzaklık nasıl ölçülür?


Cevabı Yarın.


Dünkü Cevap: (Delik)




bar






 

İzleyiciler