26 Kasım 2010 Cuma

20 Kasım 2010






 





 






 


 





























Bugün     20 Kasım 2010       14 Zilhicce 1431 T.Sani: 7 Kasım 13 Lozan Konferansı'nın Başlaması (1922)-Çocuk Hakları Günü-Kığı (1916) ve İpsala'nın kurtuluşu (1922)


HADİS-İ ŞERİF


Kim gönül hoşluğuyla ve sevap umarak kurbanını keserse, (bu kurban) o kimse için ateşten (koruyan) bir perde olur. Ravi: Feyzü'l - Kadir


 


SİZ BİR ŞEYİ ÇİRKİN GÖRÜRSÜNÜZ, BELKİ O HAYIRDIR


Peygamber Efendimiz (s.a.v.) hicretin altıncı senesi bin beş yüz kadar Ashâbıyla Medine'den sırf umre için çık­tılar. Zülhuleyfe'de ihrama girdi ve yetmiş kadar kurbanlık develere nişan vurdu. Oradan Hudeybiye'ye geldiler. İşte burada Kureyşliler ile bir musâlaha akdolundu ki buna Hudeybiye musâlahası denir. Bu musâlahanın şartları görünüşte Müslümanlar için çok ağır ise de hakikatte nice fütuhata sebep olacak idi. Nitekim Medine'ye dönüşlerin­de Fetih Sûresi nazil olmuş idi.


Bu musâlaha sayesinde, İslâmiyet bütün Arap yarım­adasında yayılmıştır. Bu musâlaha müddetinde nice insan İslâm'ın güzelliklerini görmüş ve kendi arzusu ile müslü-man olmuştur. Öyle ki Resûlullâh Efendimiz, Hudeybiye'ye sadece bin beş yüz Ashâbıyla giderken, iki sene sonra Mekke'nin fethinde onbin Ashâbıyla gitmiştir. İşte bunlar Hudeybiye'nin netîcelerindendir. Eğer Kureyş ile sulh yapılmamış ve Müslümanlar onlardan emin bulunmamış olaydı, beri tarafın işlerine böyle serbestçe bakılamazdı. Bu sebeple sulhun şartlarını zararlı görüp de itiraz edenler sonra pişman olarak tevbe ve istiğfar etmişlerdir.


Hz. Ebu Bekir (r.a.) şöyle buyururdu: "İslâm'da, Hu­deybiye fethinden daha büyük bir fetih olmamıştır. Fakat, o vakit Muhammed aleyhisselâmla Rabb'i arasın­daki hakkında insanların görüşleri kısa idi. Kullar, acele ederler, Allâhü Teâlâ ise dilediği işi dilediği gibi kıvamına gelip olgunlaşmadıkça yapmakta, kullar gibi acele etmez.


Muhakkak ben Süheyl bin Amr'ı Veda Haccı'nda Resû-lullâh'a kurbanını yaklaştırdığını ve Hz. Peygamberin bizzat eliyle kestiğini, Resûlullâh başını tıraş ettirdiğinde Süheyl bin Amr'ın Resûlullâh'ın saçlarını toplayarak gözlerine sür­düğünü gördüm. Yine hatırladım ki o Süheyl bin Amr, Hu­deybiye gününde "Bismillâhirrahmânirrahîm" ve "Muham-medün Resûlullâh" kelimelerini inatla yazdırmamıştı. Onu İslâm'la hidâyet eden Allâhü Teâlâ'ya hamd ettim. Allâhü Teâlâ'nın salâtı ve bereketi bizi kendisi ile hidâyete kavuş­turduğu ve helâktan kurtardığı o rahmet nebisine olsun.


 


FIKRA


 


Temel kolej sınavına hazırlanan oğluna yardım ederken sormuş:


- Bu kaç terecede kaynayi?


- Toksan terece...


- Pilemedun... Toksan terecede dik açı kaynayi!..


GÜNÜN SÖZÜ


 


Başkalarının kusurlarını tartarken, parmağıyla terazinin kefesine bastırmayan insan pek enderdir. Baron Langenfauld


YEMEK MENÜSÜ


·          SAHAN KÖFTE


·          PEYNİRLİ MAKARNA


·          MEVSİM SALATA


·          MEYVE


ÇOCUĞUNUZA İSİM


Erkek: ŞEHİD: (Ar.). 1. Allah yolunda canını feda eden müslüman, İslam uğruna ölen müslüman, şehadet mertebesine erişen kimse. 2. Fikri, inancı, ülkesi uğruna ölenler için de teşmilen kullanılmaktadır. Vatan şehidi. 3. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır. Ayrıca isimlerde ek yapılabilir. Şehidcan, Şehidnur, Şehidhan. - Türk dil kuralına göre "d/t" olarak kullanılır.


Kız: ŞEHRAR: (Fars.). - Şehri süsleyen, şehre süs veren. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.


MANİ


 


Biz gideriz ikimiz
Kestanedir yükümüz
Karakoç’un içinde
Elti olacağız ikimiz


KARİKATÜR


 


BİLMECE


Benim bir tek başım var


Ama bin bir dişim var


Kabuğum yarılınca


Yüreğimden kan damlar


Cevabı Yarın.


Dünkü Cevap: Bulut

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İzleyiciler