30 Aralık 2010 Perşembe

30 Aralık 2010























































































Bugün     30 Aralık 2010        24 Muharrem 1432 K.Evvel: 17 Kasım 53 Yavuz'un Kudüsü Fethi (1517)-Gülhane Askeri Tıp Mektebi açıldı (1898)


HADİS-İ ŞERİF


 


Misafirlik üç gündür. Bundan fazlası sadakadır. Ravi: Ebu Davud, Et'ime 5


 


ZENGİN VE FAKIR


Zengin bir adam (kıymetli) cübbesi ile Resûlullâh'a geldi ve meclisine oturdu. Sonra üzerinde elbiseleri eski olan başka birisi geldi ve o zenginin yanında meclise oturdu. Zengin, elbisesini toplayarak oradan kalktı.


Resûlullâh (s.a.v.): "Şu yaptığın sırf müslüman karde­şini beğenmediğinden midir? Yoksa senin zenginliğinden ona bir şey, yahut onun fakirliğinden sana bir şey bulaşa­cağını mı zannettin?" buyurdu. Zengin, nefs-i emmârem (kötülüğü şiddetle emreden nefsim) sebebiyle yaptığım bu hatâdan dolayı Allah'tan ve Resulünden özür dilerim. Şâhid ol Yâ Resûlallâh, malımın yarısı onundur." dedi.


Fakir "Ben onu istemem." deyince Resûlullâh "Niçin?" diye sordu. Fakir: "Zenginliğin, onun kalbini bozduğu gibi benim de kalbimi bozmasından korkarım." dedi.


 


AHLÂKIN EN GÜZELİ; ÎSAR: KARDEŞİNİ TERCİH


Abdullah bin Ömer (r.anhüma) hasta olduğu bir vakit balık yemeyi pek arzulamıştı. Şehirde ne kadar aradılar-sa da bulunamadı. Ancak birkaç gün sonra bulabildiler ve -pahalı olarak- bir buçuk dirheme satın aldılar.


Balık kızartılıp bir ekmek üzerinde kendisine sunuldu­ğu sırada bir dilenci gelip kapıyı çaldı. İbn-i Ömer (r.a.), hizmetçisine balığı ekmeğe dürüp ona vermesini emretti. Hizmetçi: "Allah iyiliğinizi versin, siz bunu bunca vakittir arzu ederdiniz. Nice günler aradık, bulamadık. Bulduk, kıymetinin üzerinde aldık. Şimdi onu veriyorsu­nuz. Bari kıymetini versek de balık kalsa!.." dedi.


İbn-i Ömer (r.a.): "Balığı ekmeğe dür, o fakire ver." dedi. Hizmetçi gitti, yine de dilenciye balık yerine bir dir­hem para verdi, balığı aldı getirdi.


İbn-i Ömer (r.a.): "Bu balığı götür ona ver, verdiğin parayı da geri alma. Muhakkak ben Resûlullâh Efendi-miz'den (s.a.v.) işittim, buyurdular ki:


"Hangi kimse canı bir şeyi çok arzu ettiği halde arzusunu yenerek bir müslüman kardeşini kendisi­ne tercîh ederse, Allâhü Teâlâ onu elbette bağışlar."


 


FIKRA


 


Temel ile İdris bir bayrak direği boyama işini almışlar. Bu iş için ne kadar boya alacaklarını hesaplamak için direği ölçmeye çalışmışlar. Çapını ölçmek kolay olmuş ama yüksekliği? Onu ölçmek için Temel İdris'in omuzlarına çıkmış ama direğin tam tepesine ulaşamamış. İdris; "Ben senden uzun boyluyum. Bir de ben deneyeyim!" deyip Temel'in omuzlarına çıkmış ama gene aynı sonuç... Oturup ne yapacaklarını düşünürken yanlarına iri-yarı bir adam yaklaşıp ne yaptıklarını sormuş. Temel'le İdris sorunu anlattıktan sonra, adam direği yerden güç bela söküp yere yatırmış. Boyunu ölçüp tekrar yerine diktikten sonra yoluna devam etmiş. Gittikten sonra İdris'le Temel bakışıp gülüşmüşler: "Aptal herife bak! Biz ona yüksekliğini sorduk o bize uzunluğunu verdi!.."


GÜNÜN SÖZÜ


 


Gençlerin istekleri: Aşk, Para, sağlık. Yaşlıların istekleri: Sağlık, para, aşk. Erkekler aşka aşık olarak başlarlar,kadınlara aşık olarak bitirirler; kadınlarda erkeklere aşık olarak başlar, aşka aşık olarak bitirirler. REMY DE GOURMONT


YEMEK MENÜSÜ


·          BİBER DOLMA


·          DÜĞÜN ÇORBA


·          YOĞURT


·          PATLICANLI BÖREK


ÇOCUĞUNUZA İSİM


Erkek: ŞİRVAN: (Fars.) Er. 1. İran'da bir kent adı. 2. Aslan barınağı.


Kız: ŞİRİN: (Fars.) Ka. - Sevimli, cana yakın.


MANİ


 


altın yüzük var benim
parmağımda dar benim
şu tokat'ın içinde
kömür gözlü yar benim...


KARİKATÜR


 


BİLMECE


Horoz nerede öter?


Cevabı Yarın.


Dünkü Cevap: Islık







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İzleyiciler