29 Nisan 2010 Perşembe

30 Nisan 2010































































Bugün 30 Nisan 2010     16 C.Evvel 1431 Nisan: 17 Kasım 174 Muş'un Kurtuluşu (1917)-Gazneli Mahmud'un vefatı (1030)


HADİS-İ ŞERİF


 


Hastayı ziyaret için bir mil de olsa yürü. İki kişinin arasını düzeltmek (barıştırmak) için iki mil de olsa yürü. Allah için dost edindiğin birini ziyaret etmekiçin 3 mil de olsa yürü. (İbn-i Ebi’d-Dünya).


 


"...RABB'İN KULLARA ZULMEDİCİ DEĞİLDİR"


"Halbuki sizi ve yaptıklarınızı Allah yarattı." (Sâf-fât, 96) mealindeki âyet-i kerîmede buyurulduğu üzere hayrın ve şerrin yaratıcısı Allâhü Teâlâ'dır. Ancak hayrı râzî olduğu ve şerri râzî olmadığı hâlde halk eder. Ehl-i sünnet ve cemâat ve bütün ehlullâhın itikadı böyledir.


Hâşâ, Cenâb-ı Hakk zulümden münezzeh ve müber-râdır. Âyet-i celîlede meâlen: "İyi iş yapan kendine, kötü yapan yine kendinedir, yoksa Rabb'in kullara zulümkâr değildir." (Fussilet, 46) buyuruldu.


Kula lâzım olan, ihlâslı olarak Rabb'ini hoşnut edecek ameller işlemeye gayret etmek; efendisinin emrini tutup ve yasakladıklarından geri durarak rızâsında bulunma­ğa çalışmaktır. Efendisi diler âzâd etsin ve diler etmesin. Bu hususu ona bırakıp rızâsını gözetmektir. Çünkü kaza ve kader sırrı, kullara göre meçhuldür.


Her bir işte sebep ve şarta yapışmak lâzımdır. Zîrâ ezelden ebede olacakların yazılı olduğu levh-i mahfuz değişir. Nitekim Kurân-ı kerîmde (meâlen):


"Allâhü Teâlâ dilediğini siler ve sabit bırakır ve bütün kitapların aslı, onun nezdindedir." (Ra'd, 39) ve "...Şüphe yok ki, iyilikler, kötülükleri giderir. Bu, güzelce düşünenler için iyi bir öğüttür." (Hûd, 114) buyuruldu.


Resûlullâh Efendimizin, "Sadaka belâları defeder ve ömrü uzatır." gibi hadîs-i şerîflerinde sebeplere te­şebbüs için teşvik çoktur.


Ancak arzu edilen olsun yahut olmasın; şükredip ta­mamen elde edilmiş gibi yine razı olup neden, niçin diye sormaktan geri durmak lâzımdır. Zîrâ Âyet-i Kerîme'de "Allâhü Teâlâ yapacağından sual olunmaz, onlar ise suâl olunurlar." (Enbiyâ, 23) buyurulduğu üzere tam teslimiyet bulunmamış olur. Kula her vakit tam teslimi­yet ile Hakka teslim olmak lâzımdır.


 


FIKRA


 


Nasreddin Hoca'ya bir gün:


- “Karın aklını kaybetti” demişler Hoca düşünmeye başlamış


- “Ne düşünüyorsun hocam?” diye sormuşlar


- “Bizim karının aklı zaten yoktu ki, kaybetsin Acaba başka bir şey mi kaybetti diye düşünüyorum”


GÜNÜN SÖZÜ


 


Düşünme zihnin işi, hayal ise zevkidir. Düşünme yerine hayal etmek, zehiri besinden ayırt edememektir. Victor Hugo


YEMEK MENÜSÜ


·   Yoğ.Erişte Çorba


·   Kuru fasulye


·   Tel şeh pilav


·   K. Turşu


ÇOCUĞUNUZA İSİM


Erkek: UZTEKİN: (Tür.) Er. - Uz - tekin.


Kız: TALİBE: (Ar.) Ka. 1. Talep eden arayan, isteyen; istekli. 2. Alıcı müşteri. 3. Medrese talebesi, talebe. - Türk dil kuralına göre "b/p" olarak kullanılır.


MANİ


 


Köprü altında kuzu
Kıvrım kıvrım boynuzu
Sen koyun ol ben kuzu
Ayıralım şu kızı


KARİKATÜR


 


BİLMECE


-Aykut gol atamayınca ne der?


Cevabı Yarın.


Dünkü Cevap: Fırıldak (fırıl duck)


bvK.gif picture by Lilith_RJ2


 

28 Nisan 2010 Çarşamba

29 Nisan 2010






























































































Bugün 29 Nisan 2010     15 C.Evvel 1431 Nisan: 16 Kasım 173 İtalyanlar'ın Antalya'yı İşgali (1919)-Yıldız Sarayı'nın İttihatçılarca yağmalanması (1909)


HADİS-İ ŞERİF


 


Şüphesiz ki, Allah’ın yeryüzünde (devriye) gezen melekleri vardır. Ümmetimin yaptıkları duaları ve gönderdikleri selamları, onlar bana ulaştırırlar.


 


DÖRT VASIF


İnsan her an tehlike ve hüsrandadır, ancak Asır sûre­sinde bildirilen şu dört vasfa sâhib kimseler hüsranda değil, kârdadır.


Birincisi: Allâhü Teâlâ'ya, resulüne ve âhiret gününe îmân edip ihlâs ile ibâdete ikrar vermiş, mü'mın ile kafi­rin haklı ile haksızın Allah yanında farkı olduğuna ve hayır amellerin iyi, şer amellerin ise kötü cezasının veri­leceğine, âhiret gününe inanmış olanlar.


İkincisi: îmân ile sâlih amel işleyenler. Yâni îmânları yal­nız gönül ve dillerinde kalmamış, bütün hislerine, akıl ve irâdelerine sâhib olarak yaptıkları işleri Allah'ın rızasına, emirlerine uygun yapmışlar, kendileri ve bütün insanlık için sonu hayır ve menfaat olan güzel amelleri, emrolunan vazîfeleri yapmışlar, yasaklananlardan kaçınmışlardır. Üçüncüsü: Birbirlerine ikiyüzlülük etmeyip fâni, geçici ve aldatıcı şeylere aldanmayıp hep birbirlerine hakkı tavsiye etmişler, dâima hak ve istikamet üzere hareketi tavsiye ve nasihat etmişlerdir.


Dördüncüsü: Zamanın acâibliği, hüsrana gidenlerin çokluğu karşısında hayır yapmak ve hak söylemek, hak yolunda gitmek, birçok acılar çekmeğe, zorluklara kat­lanmaya bağlıdır. İşte bunlara karşı hak ve hayır yolun­da birbirlerine sabrı tavsiye etmiş olanlar ziyanda degıl kârdadır.


İMÂM ŞAFİÎ, İMÂM MÂLİKİ ANLATIYOR


"Mâlik bin Enes ve Süfyan bin Uyeyne olmasaydı, Hicaz kıt'ası ilimden mahrum olurdu."


"Onun meclisinde herkes sükût ederdi. Kendileri de lüzumsuz konuşmazlardı. Arzu eden bir hadîs-i şerif sual ederse cevabı verilirdi. Çok kere imâmın izni ile biri okur, meclistekiler dinlerlerdi."


"Son nefeste kelime-i şehâdeti söyledikten sonra Rum sûresinin '...Emir Allah'ın, ve o gün mü'minler Allah'ın nusreti (yardımı) ile ferahlanacaklar.' mealindeki 4. âyet-ı kerîmesini okudular." Vefat ettiği vakit "Yeryüzünün alımı vefat etti." buyurdular. Rahmetullahi aleyh.


 


FIKRA


 


- Ula Cemal’le küs misun? Artuk tavla oynamaysunuz!


- Ula sen olsan, pul çalan, zar tutan, kapı atlayan birisi ile tavla oynar misun?


- Oynamam...


- O da onun içun oynamayi işte...


GÜNÜN SÖZÜ


 


Düşünmeden öğrenmek faydasız, öğrenmeden düşünmek tehlikelidir. Konfüçyüs


YEMEK MENÜSÜ


·   PİLİÇ SOTE


·   T.Y.ERİŞTE


·   M.SALATA


·   MEYVE


ÇOCUĞUNUZA İSİM


Erkek: UZSOY: (Tür.) Er. - İyi nitelikli soydan gelen.


Kız: TAMAY: (Tür.). - Dolunay, ayın ondördü. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.


MANİ


 


Burası Üsküp dere
Su istersen İşte dere
Ekmek istersen Allah vere
Yatak istersen geldiğin yere


KARİKATÜR


 


BİLMECE


-Hep dönen ördeğe ne denir?


Cevabı Yarın.


Dünkü Cevap: Blendax (bilen ducks)


 

 

27 Nisan 2010 Salı

28 Nisan 2010


























































Bugün 28 Nisan 2010     14 C.Evvel 1431 Nisan: 15 Kasım 172 "Hilal-i Ahmer" Adının "Kızılay" a Çevrilişi (1915)-Çanakkale Savaşı'nda Kirte Zaferi (1915)-Serçelerin yavrulama zamanı


HADİS-İ ŞERİF


 


Ben ancak güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim. (Beyhaki).


 


"EY EHL-İ KİTAB! NİÇİN HAKKI BÂTILLA KARIŞTIRIYORSUNUZ? VE HAKKI GİZLİYORSUNUZ?"


Allâhü Teâlâ, İsrâîloğullarına gönderdiği Peygamber­lerden Hz. Şa'yâ'a (aleyhisselâma) şöyle vahyetti:


"Ben bir nebiyy-i ü m mî göndereceğim, O İsrâiloğulları onu tanırlar da yine îmân etmezler. O Peygamber, sert değil, kaba değil: Sokaklarda bağırmaz, hiçbir çirkin şey ona yol bulamaz, edebe aykırı söz söylemez. Ben güzel ahlâkın tamâmını onda toplayacağım. Elbisesi vakar, şiarı iyilik, özü takva, sözü hikmet, tabîati doğruluk ve vefa, işi adalet, rehberi hidâyet, dîni İslâm, ismi Ahmed-dir. Onunla sapıklıktan sonra hidâyeti cehaletten sonra hakikati öğreteceğim. Düşkünlükten sonra onunla yük­selteceğim. Azlıktan sonra onunla çoğaltacağım. Dar­lıktan sonra onunla zenginleştireceğim. Birbirine düş­man toplulukları ve farklı milletleri onunla birleştirece­ğim. Onlar birbirlerini kardeş gibi severler.


Onun ümmeti de insanlardan çıkarılmış en hayırlı ümmettir. İman ve ihlâs ile beni tevhid eder; birlerler. Ma'rûfu (iyiliği) emreder, münkeri (kötülüğü) nehyeder, ona mâni olurlar. Saf saf olup kıyam, kuûd, rükû ye sec­de ederek bana namaz kılarlar. Benim yolumda yine saf tutup cihâd ederler. Rızâma ermek için din yolunda mal­larından, diyarlarından çıkarlar. Onlar, mescidlerinde, meclislerinde, yattıkları, gezdikleri yerlerde tekbir, tev­hid, tesbîh, tahmid (yani beni zikretmek) ile meşgul olur­lar. Benim için yüzlerini ve etraflarını temiz kılarlar. Yo­lumda, dînim uğrunda kurbân (şehîd) olurlar. Sîretleri, ahlâkları benim kitabıma birebir uygundur. Bu benim, bir fazlım ve ihsânımdır ki dilediğime veririm."


NÜKTE: ZEMZEMLİK DÎVAN!


Büyük alim ve şâir Abdurrahman Câmî'nin huzuruna bir gün şairlik taslayan biri gelmiş ve hacca gidip geldi­ğini söyleyerek şöyle böbürlenmiş:


-  Kabe'ye gidince ilk işim dîvanımı Hacer-ül Esved'e
sürmek oldu. Artık şiirlerim mübârekleşti!


Mevlânâ Cami şöyle cevap verdiler:


-  Eğer zemzemle yıkasaydın daha uygun olurdu!


 


FIKRA


 


Eczacı Temel gece nöbetindeyken, kapıdan giren eli tabancalı soyguncu “Çabuk kasayı boşalt!..” Temel istifini bozmadan cevapladı: “Kusura pakmayun, reçete olmadan bir şey veremeyruk!..”


GÜNÜN SÖZÜ


 


Düşünmeden öğrenmek faydasız,öğrenmeden düşünmek tehlikelidir. Konfüçyüs


YEMEK MENÜSÜ


·   BİBER DOLMA


·   MER.ÇORBA


·   YOĞURT


·   BÖREK


ÇOCUĞUNUZA İSİM


Erkek: UZSAN: (Tür.) Er. - Becerisi ve diğer iyi nitelikleriyle tanınan.


Kız: TAN: (Tür.) 1. Güneş doğmadan önceki alacakaranlık, şafak vakti. 2. Sabah, akşam esen serin esinti. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.


MANİ


 


Dere boyunda hindi
Hindiler suya indi
Oğlu olan düşünsün
Kızlar on bine bindi


KARİKATÜR


 


BİLMECE


-Her şeyi bilen ördeklere ne denir?


Cevabı Yarın.


Dünkü Cevap: Kertilenkele

27 Nisan 2010










































































Bugün 27 Nisan 2010     13 C.Evvel 1431 Nisan: 14 Kasım 171 Kanuni Sultan Süleyman Han'ın doğumu (1495)-Sultan II.Abdülhamid Han'ın hal'i, Suktan Reşad'ın tahta çıkışı (1909)


HADİS-İ ŞERİF


 


Kim günah işleyip de tövbe eden kimseyi, işlediği o günahtan dolayı kınarsa, kendisi o günahı işlemeden ölmez. (İmam Ahmed).


 


SULTAN İKİNCİ ABDÜLHAMİD HAN


  Sultan Abdülhamid Han'ın fevkalâde çalışkanlığı ve hususî hayâtının intizâmı hayretle bahsedilen meziyyetlerindendir: Meselâ vefatına kadar yaz kış ılık duş yap­mış ve hiçbir gün fasıla vermemiştir! Mesaî saatleri gayet muntazamdır ve yorulmak bilmeden çalışır. Mühim telg­raflar ve haberler geldiği zaman gece uykusundan bile uyandırılabilir.


  Sultan, haysiyyet, vakar ve namus timsâlidir: On dört sene Mâbeyn kâtipliğinde bulunmuş olan eski Dâhiliyye Nazırlarından Reşid Bey'in hatıratında onun bu en bariz vasfına: "Kelimenin tam mânasiyle afîf idi: Yâni kimsenin ırzına ve kesesine göz diktiği görülmemiştir." diye şehâdet edilmektedir.


  Sultan Abdülhamid Han çok iktisatlı olmakla bilinir: Şehzadelik hayatı çiftliklerinin mahsûlâtiyle ticâret ya­ parak, parasını işleterek, mülklerinin idaresiyle bizzat meşgul olarak geçmiştir. Kardeşlerine borç verdiğinden bile bahsedilir! Beşinci Murad'ın cülusunda bir milyon altından fazla borcu olduğu hâlde, Sultan Abdülhamid Han tahta çıktığı zaman yalnız nakdî serveti yüz bin
altından fazladır. Saltanatı devrinde de dâima idareli davranmış, umûmun menfaatine âit işlerde kendi kese­ sinden pek çok fedakârlıklarda bulunmuştur.


  İkinci Abdülhamid'in en büyük hususiyetlerinden biri de kan dökmekten son derece çekinmesidir. Reşid Bey hatıratında bu noktayı şöyle anlatır: "Kâtiplik hizmetinde bulunduğum on dört sene zarfında âdi cürümlerinden dolayı haklarında idam hükmü verilenler elbette yüzü geçmiştir. Pâdişâh bunların arasında yalnız birinin, ana­sını ve babasını katletmiş bir canavarın idamı hükmünü
tasdik etti. Diğerleri hakkındaki idam cezalarını, müeb­bede, yahut yirmi, yirmi beş sene, hattâ daha az kürek cezasını dâima hapis cezasına tahvil etmiş olduğu, hâ­len Hazîne-i-Evrak kayıtları ile de sabittir." Otuz üç sene süren saltanat devrinde idam edilenlerin tamâmı birkaç kişiden ibarettir.


 


FIKRA


 


adam doktora gider;


-->doktor bey galiba karımda işitme kaybı başladı ne yapabiliriz. diye sorar.


Doktor:


-->önce işitme kaybı derecesini öğrenmemiz lazım.belirli mesafelerden karınıza seslenin ve hangi mesafeden duyabildiğini ban bildirin . demiş.


adam eve gitmiş ve mutfağın kapısında durup seslenmiş:


-->hanım bu gün yemekte ne var?


ses yok...biraz daha yaklaşmış ve yine seslenmiş:


-->hanım yemekte ne var?


yine ses yok. bu sefer iyice yaklaşmış ve tekrar sormuş:


-->hanım yemekte ne var?


kadın sinirli bi ses tonuyla:


-->üç seferdir köfte diyorum ya be adam...


GÜNÜN SÖZÜ


 


Eğer herkes,dost sandığı kimselerin kendi arkasından söylemiş olduklarını duymuş olsaydı, dünyada dost kalmazdı. Pascal


YEMEK MENÜSÜ


·   KARNIYARIK


·   ŞEH.PİLAV


·   CACIK


·   REVANİ


ÇOCUĞUNUZA İSİM


Erkek: UZHAN: (Tür.) Er. - Ülke ve halkına faydalı olan.


Kız: TANAY: (Tür.) - Şafak ve ay. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.


MANİ


 


Mavi başlık başında
Ateş yanar karşımda
Haklısın be yârim
Cahillik var başımda


KARİKATÜR


 


BİLMECE


-Dişi kertenkeleye ne ad verilir?


Cevabı Yarın.


Dünkü Cevap: Mustafa Sandal


 


İzleyiciler