19 Ekim 2011 Çarşamba

20 Ekim 2011



















































Bugün 20 Ekim 2011 23 Zilkade 1432 T.Evvel: 7 Hızır 168 II.Varna Zaferi (1776) - Ağaç dikme ve çelikleme zamanı - İlk montaj uçağımız F-16 (Şavaşan Şahin) uçtu (1987)


HADİS-İ ŞERİF


 


Güneşin doğduğu her yeni günde kişiye, her bir mafsalı için bir sadaka vermesi gerekir. İki kişi arasında adalet yapman bir sadakadır. Kişiye hayvanım yüklerken yardım etmen bir sadakadır. Güzel söz sadakadır, namaza gitmek üzere attığın her adım sadakadır. Yoldan rahatsız edici bir şeyi kaldınp atman sadakadır.  Ravi: Buhari, Sulh 33


 


YALNIZ YURUR, YALNIZ ÖLÜR


 


Eshâb-ı kiramdan, Ebû Zer-i Gıfârî hazretleri anlatır:


Resulullah Tebük seferine çıktığı sırada, benim gayet zayıf ve yürümez bir devem vardı. "Birkaç gün devemi besleyeyim de, sonra gidip Resûlullaha yetişirim." dedim. Devemi birkaç gün yemle besledim. Sonra yola çıktım. Bir yere kadar varınca devem çöktü kaldı ve yerinden kalkamadı. Bunun üzerine eşyalarımı sırtıma alıp, şiddetli sıcak altında Tebük yolunu tuttum. Benim karaltım uzaktan görününce, Eshâb-ı kiram, "Yâ Resûlallah! Tek başına yaya bir şahıs geliyor." demişler. Resûlullah da, "Umarım ki, o gelen Ebû Zer-i Gıfârrdir" buyurmuş. Ben yanlarına yaklaşınca, Eshâb-ı kiram, "Vallahi Ebû Zer-i Gıfârî'dir." dediler. Resûlullahın huzuruna vardım. Yerinden doğrulup, "Merhaba yâ Ebâ Zer! Rahatlık ye sevinç Ebû Zer'in olsun ki, yalnız yürür, yalnız ölür ve yalnız diriltilir." buyurdu."


Nitekim Ebû Zer-i Gıfârî hazretleri ıssız bir yer olan Rebze'de yerleşti. Resûlullahın buyurduğu gibi, orada yalnız yaşadı ve yalnız vefat etti.


İbni Mesûd hazretleri şöyle buyurmuştur:


Ebû Zer-i Gıfârî'yi Rebze'de yalnız bir hâlde, vefat etmiş buldum. "Resûlullahın söylediği gerçekleşti." dedim.


Müstaksa hazretleri de şöyle buyurmuştur:


"Rebze'de Ebû Zer-i Gı-fârî'nin kabrini ziyaret ettim. Onun kabrinde diğer sahabînin kabrinde bulamadığım bir tesir buldum. Kabrinin yanında namaz kıldım. Başımı secdeye koyunca, kabrinin toprağından burnuma misk kokuları geliyordu."


FIKRA


 


YAVAŞLA


Temel otobanda köklemiş gazı, gidiyor.


Bakmış bir tabela: “YAVAŞLA 80 km.” Hızını o an 80'e indirmiş Temel.


Az sonra bir tabela daha: “YAVAŞLA 60 km.” Temel 60'a inmiş.


Merakla giderken yeniden bir tabela: “YAVAŞLA 40.” – “Yolda çalışma var galiba!” deyip 40'a düşürmüş hızını.


Epeyce sonra yine bir tabela: “YAVAŞLA 15 km.” Talimata uyarak 15 km.’ye düşmüş Temel.


Yolun en sağından tıngır mıngır gidiyor. Ama meraktan da çatlayacak.


Uflaya puflaya bir saat daha gittikten sonra yeni bir tabela görmüş:


“YAVAŞLA’YA HOŞ GELDİNİZ, NÜFUS: 2500¨


GÜNÜN SÖZÜ


 


Nasıl güneş batmadan akşam olmazsa; basının elinden özgürlüğü alınmadan da diktatörlük olmaz. COLTON


YEMEK MENÜSÜ


·          PİLİÇ KROKET


·          SPAGETTİ


·          K.DİBİ TATLI


·          TARHANA ÇORBA


ÇOCUĞUNUZA İSİM


Erkek: ARGUN ŞAH: (Tür.) Er - (bkz. Argun). Argunşah. (Nizameddin) Ana­dolu Selçuklu Sultanı Kılıç Aslan II'nın oğlu. Babası ülkeyi oğullan ara­sında pay edince, hissesine Amasya düşmüştü.


Kız: CANDAN: (Tür.) Ka. 1. Samimi, içten, kalbi. 2. Yakınlık belirten davranış.


MANİ


 


Manici başı mısın


Cevahir taşımısın


Sana resmimi versem


Cebinde taşır mısın


KARİKATÜR


 


BİLMECE


Yeraltında uzun minare.


Cevabı Yarın.


Dünkü Cevap: Turp


 





 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İzleyiciler

Blog Arşivi