HİKAYE- GİTME! GİTME! GİTME!
Komşuların bir gün önceki düğün çılgınlığından sonra adamın hayatı alt-üst olmuştu. Bu evde, bu sokakta, bu çevrede duramazdı artık.
Şu kadar senedir beraber yaşadıkları halde, hanımına bile, “Allaha ısmarladık” demeden, kapıdan sessizce süzüldü. Arkasından hanımı ve çocukları bitkin bir sesle yalvarıyorlardı: “Gitme!.. Gitme!.. Gitme!..bizi bırakıp gitme!.. Yuvamız yıkıldı, ne olur ayrılma bizden!.. Bizi kime bırakıp gidiyorsun? Gitme!.. Gitme!.. Gitme!.."
Sonra, sesler hıçkırıklara karıştı ama, arkasına bakmak şöyle dursun, onlara dönüp cevap bile vermiyordu. O sırada küçük Ayşe'nin annesinin bacağını kavrayarak; "Babacığım!.. Babacığım!.. Anneciğim!.. Anneciğim!.." yalvarmaları da fayda etmedi. O, bu yalvarışları da duymamış gibi, yoluna devam etti.
Sokağın köşesinden döndükten sonra, çevre kapı ve pencerelerden bu hâdiseyi seyredenlerle birlikte onu göremez oldular. Arkasından aynı şekilde feryatlar devam etti. Yalvarmaların, hıçkırıkların, çırpınışların, hepsi nafileydi...
Ev halkını yatıştırmak ve teselli etmek için komşu ve akrabaları toplandılar. Fazla üzülmemesini, böyle durumların birçok kimsenin başına gelebileceğini söylüyorlardı... Fakat hanım; "Bundan sonra ben ne yaparım?.." diye hatırına geldikçe ağlıyordu.
Geri gelme ihtimali mi?.. Artık onu hiç düşünmüyordu bile... Öyle ya. Tabutla gidenler bir daha geri gelmiyor ki...
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder