2 Şubat 2011 Çarşamba

3 Şubat 2011































Bugün 3 Şubat 2011 30 Safer 1432 K.Sani: 21 Kasım 88 İlk Uzay Gemisinin Ay'a İnişi (1966) - Sultan İkinci Murad Han'ın vefatı (1451)


HADİS-İ ŞERİF


 


Kalbinde zerre miktarı iman bulunan kimse ateşten çıkacaktır. Ravi: Tirmizi, 2601


 


ŞEYTAN İÇİMİZE Mİ GİRİYOR

Şeytan içimize girmez. Ama içimizde her vakit şeytanı dinleyen ve şeytandan emirler alan “nefis” adında bir kulağımız var. Bu kulak yardımıyla şeytan ruh dünyamızla temas kurar ve bizi her fırsatta saptırmaya çalışır, isyana sürükler, günahlar konusunda fırsat buldukça bize azgınlık verir.

Şeytan bunu neden yapar? Çünkü şeytan insanın düşmanıdır. Şu âyet bunun delilidir: “Ben size emretmedim mi, ey Âdemoğulları! ‘Şeytana kulluk etmeyin. O sizin apaçık düşmanınızdır. Bana kulluk edin. İşte doğru yol budur. Cidden o pek çoğunuzu saptırdı. Akıl edemediniz mi?”1

Düşman düşmanlığını yapıyor. Şeytandan Allah’a sığınmak gerekir. “Eûzü billahi mineşşeytanirracim” esrarlı sözü bizim Allah’a sığınma sözcüğümüz. Kur’ân’da bundan başka dua mahiyetinde âyet ve sûreler de var. Felak ve Nas Sûreleri bunlardandır. Bu dua ve sûreleri her zaman bol bol okuyarak her türlü şerden ve kötülüklerden Allah’a sığınmalıyız. Bunu her zaman yapmalıyız. Bilhassa bu âyet ve sureleri namazda zamm-ı sûre yerinde bolca okumamızda da fayda var. Bunu ihmal etmemeliyiz. Kulun Rabbine sığınmayı ihmal etmesi demek, şer güçler ve kötülük merkezleri karşısında zayıf ve desteksiz kalması demektir. Bu durumda ağlayıp sızlanmanın âlemi de olmaz.

Bizi kötülüklere sürükleyişinden, Allah’ın haram kıldığı şeyleri güzel gösterişinden, bize günahları cazip gösterişinden, bize ibadetlerde gevşeklik verişinden, hayır ve hasenat hususlarında içimize isteksizlik atışından, bu işin altında şeytanın olduğunu anlarız. Şeytanın emirlerinin aksini yaparak insanî görevlerimizi yerine getirmiş, Allah’a kulluğumuzu göstermiş oluruz.


FIKRA


 


İki yahudi arkadaş ticarete atılırlar. O yıl haki renk kumaşların rağbet göreceği tiyosunu alırlar, bütün paralarını haki renk kumaşa yatırırlar. Aradan bir yıl geçer, kimsenin kumaş aldığı yoktur. Bunlar kara kara düşünürken bir albay gelir dükkana ve askerlere beşyüzbin tane üniforma diktireceklerini söyler. Depoya inerler, kumaşları gösterirler. Albay beğenir, ancak sadece albayın beğenmesi yeterli değildir. Albay bir parça numune alır ve "Yarın öğleyin 12’ye kadar telgraf çekmezsem, bilin ki kumaşları alacağız..." der ve gider. Yahudiler heyecanla beklerler. O gün sabah olmaz ‘alacak mı, almayacak mı?’ telaşıyla. Saat 11:30... Heyecandan ölecekler neredeyse... 11:45, kalpler duracak gibi... 11:55, postacı sokağın başında görünür. Artık her şeyin bittiği düşüncesiyle ‘belki başka birisine gidiyordur’ umudu arasında gider, gelirler. Ama korkulan başa gelir, postacı gelir kapıyı 2 kere çalar. Yahudilerden biri her şeyini kaybetmenin acısıyla aşağı iner, kapıyı açar. Telgrafı okurken yüzü bir anda gülüverir: “Müjde Moiz müjde!.. Baban ölmüş!.." (“by alemdar”/EkşiSözlük)


GÜNÜN SÖZÜ


 


Düşünmeden öğrenmek faydasız,öğrenmeden düşünmek tehlikelidir.


Konfüçyüs


YEMEK MENÜSÜ


·   KR. SEBZE ÇORBASI


·   ETLİ TAZE FASULYE


·   PİLAV


·   CACIK


ÇOCUĞUNUZA İSİM


Erkek: ABDÜLHAFIZ: (Ar.) Er. - Herşeyi bütün ayrıntı ve inceliğiyle kayıtlayıp tutan ve dilediği zamana kadar bela ve afetlerden koruyan Allah'ın kulu. -(bkz. el-Hafız). Allah'ın isimlerinden.


Kız: BADE: (Fars.) Ka. - Şarap, içki. İsim olarak kullanılmaz.


MANİ


 


Bir gün dökülür aşın,


Gözünden akar yaşın,


Ansızın gelir ölüm,


Yastıktan kalkmaz başın.


KARİKATÜR


 



BİLMECE


Bir küçücük kutudur,
Bütün dünya yurdudur.


Cevabı Yarın.


Dünkü Cevap: (tavşan)





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İzleyiciler