> Ağır geldi sır buluta. Sağanak sağanak döktü suyun tüm sırlarını.
> Sonra göle gitti su. Ona anlattı derdini. Bu arada bulut suyun
> sırrını yağmur yapıp, dolu yapıp, kar yapıp savurduğu için, zaman
> zaman taşıyordu göl ve çıkıyordu suyun sırrı iyice açığa .
> Sonra nehre verdi su sırrını. Nehir de aldı suyun sırrını çekti
> gitti.
> Dereye verdi. Dere biraz daha yavaş olsa da nehirden, o da götürdü
> suyun sırrını bir başka bilinmeze.
> Çağlayanlar, şelaleler, akarsular. Hepsi kayboluyordu bir anda.
> Sonra bir gün su takip etti dereyi. Dereye okyanusa kavuşunca fark
> etti su, bütün sırlarının akarsularla, çağlayanlarla,
> ırmaklarla.okyanusa taşındığını.
> Karar verdi su. Sırrını okyanusa verecekti. Öyle de yaptı zaten.
> Tüm sırlarını okyanusa verdi. Artık suyun sırrını okyanustan
> başkası bilmiyordu. Ne taştı okyanus, ne bir başkasına taşıdı
> suyun sırrını, ne de kurudu..
> Geçenlerde karşılaştık suyla. Bir bardaktaydı. Suskundu.
> Çok uğraştım konuşturamadım.
> Ben tam giderken " Dur !" dedi su. Durdum!
> " Okyanus yürekli dostlar bulmadan sakın konuşma!
> Taşıyamazlar, kaldıramazlar senin yükünü, canını yakarlar,
> utandırırlar.." dedi.
> Çevrenizde hep "okyanus yürekli" dostlarınızın olması dileğimle.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder