TÜRKLERDE HAYIRSEVERLİK
"... Bütün insanlara ait olan Türk hayratı; cemiyet, fert, ölü ve dirilere aittir. Bütün Türkiye'de imaret denilen misafirhaneler vardır. Buralarda hangi dine mensup olursa olsun, bütün fakirlere ihtiyaçları nispetinde yardım edilir. Hiçbir ayrım yapılmaksızın bütün yolcular buralarda üç gün kalabilirler ve kaldıkları müddetçe her öğün yemek yedirilir. Buralar çeşmelerle süslüdür. Bazen bu çeşmelerin suları büyük masraflarla çok uzak mesafelerden getirtilir. Misafirhanelerde atlar için büyük ahırlar vardır. Şehirler ile yol boylarında bu imaretlerden başka, herkese kapıları daima açık duran ve Kervansaray denilen binalar da vardır.
Bazı Türkler de, hayrat olarak yol boylarında yolcuları susuzluktan kurtarmak için çeşmeler yaptırırlar. Bazıları da şehirlerde sokaklardan gelip geçenler için sebiller yaptırır. Bunların içinde tıpkı dairelerde olduğu gibi, aylıklı memurlar vardır. Vazifeleri, isteyenlere su vermektir. Gene aynı hayrat ve hasenat duygusu, kimisinin nehirler üzerinde köprüler yaptırmasına, kimisinin de yolları tesviye etmelerine, temizletmelerine ve kaldırım döşetmelerine sebep olur..." Fransız seyyah Du Loir (1654) |
GÜNÜN SÖZÜ
Doktrinin derisi soğukluktur, ama içi tıka basa samanla doludur. HENRY W.BEECHER DOSTST
|
YEMEK MENÜSÜ
· EZO ÇORBA
· BİBER DOLMA
· GÜL BÖREK
· YOĞURT |
ÇOCUĞUNUZA İSİM
Erkek: CİHANDAR ŞAH: (Fars.) Er. - Delhi, Türk-Hind İmparatorları'nın 13.'sû olup Şah Alem Bahadır'ın büyük oğludur.
Kız: ASUDE: (Fars.) Ka. 1. Rahatlamış, sükuna ermiş, keder ve sıkıntıdan uzak, müsterih. 2. Sakin, sessiz. |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder