KABE VE MEKKE (1)
Adem aleyhisselâm ve Havva validemiz, Cennette kendilerine yasak olan meyvelerden yedikleri için yeryüzüne; Hazret-i Adem Serendib Adasına, Havva validemiz Cidde'ye indirilirler; İkisi de yollara düşer. Hazret-i Âdem çok yalvarır, çok sıkıntı çeker. Mübarek tam 300 yıl yalvarır. Bir Aşure günü Mekke' yakınlarındaki Cebel-i Rahme dağına çıkıp şöyle yalvarır: "Ya Rabbi! Oğlum Muhammed hürmeti için bu babaya merhamet eyle!"
Duası kabul olur. Havva validemiz ile Arafat Ovası'nda buluşurlar. İkisi de çok ferahlar. Meleklerin rehberliğinde ilerleyip Müzdelife ve Mina üzerinden Mekke'nin kurulduğu vadiye gelirler. Tam Beyt-i Mâmur'un altına gelince durdurulurlar. Melekler bir temel yaparlar. Allahü teâlâ bu temelin üzerine Cennet mücevherlerinden yapılma bir Beyt indirir ki, biri doğuya biri batıya bakan iki kapısı vardır. Beytullah'ın içinde nurdan kandiller yanar. Bu kandillerin çanakları Cennet altınıdır ve etrafında ak yakutlar vardır. İşte Hacerü'l Esved, bu yakutlardan biridir.
Âdem aleyhisselâm ilk tavafını yaptıktan sonra melekler? "Haccın mübarek olsun!" derler. Âdem aleyhisselâm yine Se-rendib'e döner, daha sonra tam 40 defa, yürüyerek hacca gidip gelir.
Aradan uzun yıllar geçer. İnsanlar çok bozulurlar. Mucizelere bile güler, Allaha şirk koşarlar. Hele Nuh aleyhisselâm devrinde müşriklerin muhalefetleri haddi aşar. Taştan, topraktan putlar yaparak tapınırlar. Zina alır başını gider. Zâlim ve merhametsiz, mağrur ve kibirlidirler. O yüce Nebî'yi dinlemek şöyle dursun, alay ederler. İnananlara söverler, zulmederler. Nitekim gazâb-ı İlâhiye duçar olurlar. Yeryüzü müthiş bir tufan yaşar. Kâbe-i muazzama göklere kaldırılır. İşte o günden tek yadigâr Hacerü'l Esved kalır. Hacerü'l Esved taşı da, insanların: azgınlıklarından dolayı kararır. Ama Kâbe-i şerifin temelleri kaybolmaz. Sonra gelen peygamberler daima izini bulur, Beytullah'ı yeniden yaparlar. (Devamı yarın) |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder