4 Ağustos 2011 Perşembe

27 Haziran 2011


































Bugün 27 Haziran 2011 25 Recep 1432 Haziran: 14 Hızır 53 Sokullu'nun Sadrazam Oluşu (1565) - Yarın Mübarek Miraç Kandilidir - Kooperatifçilik Haftası - Uluç Ali Paşa'nın vefatı (1587)


HADİS-İ ŞERİF


 


Her ümmet için bir fitne vardır, benim ümmetimin fitnesi de maldır. Ravi: Tirmizi, 2337


 


DAVETSİZ MİSAFİR


Arabam birkaç defa tekledikten sonra istop etmiş ve beni bilmediğim bu yerlerde yüzüstü bırakmıştı. Aniden yağmaya başlayan kar ön camı tamamen örttü.


Evet, bir hata yaptığımı kabul etmeliydim. Sonunda dağ başında kalakalmıştım. Soğuktan ayaklarımın uyuştuğunu hissediyor ve birbirine vuran dişlerimin takırtısını duyuyordum.


Hemen arabadan dışarı çıkarak çevreme göz gezdirdim. Tipi hâlinde yağan kardan gözlerimi zorlukla açabilmeme rağmen, ilerideki ağaçların arasında 3-4 evin bulunduğunu fark ediyordum. Rahat bir nefes aldım ve arabayı kilitleyerek en yakındakine doğru ilerlemeye başladım. Yavaşça çaldığım kapıyı açan kız çocuğu, yüzüme şaşkın şaşkın baktıktan sonra:


-              Baba!., diye bağırdı. Bir amca geldi.


Kalınca bir erkek sesi:


-              Buyursun, diye cevap verdi. Girsin içeri.


Selâm verdikten sonra:


-              Uzaklardan geliyorum, dedim. Arabam da...


Sözümü henüz tamamlamamıştım ki, yataktaki kadın bin-bir güçlükle doğrularak:


-              Sensin, dedi. Sensin değil mi?  Biliyordum geleceğini çok iyi biliyordum.


Şaşırıp kalmıştım. Adamlardan biri yanıma sokularak:


-              Seni, Almanya'daki oğluna benzetmiş olmalı, dedi. Orada bir kadınla evlendikten sonra, yıllardır mektup bile yazmadı.


Kadıncağız, şu son anlarında bile onu sayıklıyor.


Bulunduğum yerden yatağa doğru ilerlerken, ihtiyar kadın:


-              Evet sensin, diye tekrarlıyordu. Nihayet geldin demek.


Yanına giderek elini öptüm. Perde indiği belli olan gözlerinden akan yaşlarla ıslanmış ve pırıl pırıl olmuştu. Titreyen ellerini yüzümde dolaştırırken:


-              Evet, dedim, ben geldim.


O evde kaldığım iki gün boyunca, ona Almanya'daki hayalî işlerimden, gelininden ve torunlarından bahsettim.


İhtiyar kadın, üçüncü günün sabahında vefat etti. Onu köyün kabristanına defnettik. Mezarlıktan ayrılırken, 1000 kilometre ötelerden bu dağ başına sevk ediliş sebebimi artık bilebiliyordum.


FIKRA


 


bir gün kahvede otururken bırbırlerıne demıslerkı kapıdan erkek gecerse sut kadın gecerse kahve ıcıcez demısler bakmıslar kapının onunden bulent ersoy gecmıs sutlu kahve ıcmısler


GÜNÜN SÖZÜ


 


Mutluluk elin erişebileceği çiçeklerden bir demet yapma sanatıdır.


B.Goddar


YEMEK MENÜSÜ


·          KIY. BEZELYE


·          PİLAV


·          TARHANA ÇORBA


·          YOĞURT


ÇOCUĞUNUZA İSİM


Erkek: AHLAS: (Ar.) Er. - 1. Saf, halis, ka-rışımsız. 2. İyi yürekli, temiz kimse. 3. Kur'anî ıstılahta, Allah'a halis ola­rak yönelip ihlaslılıkta ileri bir dere­ceye varmış kul.


Kız: BERNA: (Fars.) - Genç delikanlı, yiğit. - Kadın ve erkek için kullanılır.


MANİ


 


Yavaş konuş saygıdan!


Kurtul artık kaygıdan!


Hemen istiğfar eyle!


Uyanınca uykudan!


KARİKATÜR


 


BİLMECE


Bir laz pilot uçağı nasıl uçurur?


Cevabı Yarın.


Dünkü Cevap: Diger taraftan açiniz .

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İzleyiciler