EN YAKINLAR, EN UZAKLAR
Hz. Câbir (r.a) anlatıyor: "Resûlullah (s.a.v) buyurdular ki: 'Bana en sevgili olanınız ve kıyamet günü bana mevklce en yakın bulunacak olanınız, ahlâkça en güzel olanlarınızdır, Bana en nefret edileniniz ve kıyamet günü de mevkice benden en uzak bulunacak olanınız, gevezeler, boşboğazlar ve yüksekten atanlardır.1 (Bazıları) 'Ey Allah'ın Resulü! Yüksekten atanlar kimlerdir?1 diye sordular. 'Onlar, mütekebblr (büyüklük taslayan) kimselerdir.' cevâbını verdi."
AYASOFYA LEVHALARI
Sultân Abdülmecîd Han'ın irâdesi ile 3 Mart 1847 târihinde Ayasofya'nın tamirine karar verilmişti. Tamirde cami içindeki Teknecizâde ibrâhîm Efendi tarafından yazılmış; Allâhü Teâlâ'nın, Muhammed Mustafâ (s.a.v.)'in ve dört büyük halîfenin mübarek isimlerinin bulunduğu büyük levhaların da yeniden yazılması lâzım gelince caminin ikinci imâmı bulunan Hattat Mustafâ İzzet Efendi, celî yazıları yeniden yazmış, ayrıca Hasan ve Hüseyin (r.anhümâ) efendilerimizin isimlerini de ilâve etmiştir. Hat târihimizin büyük üstâdlarından Kâdıasker Mustafâ İzzet Efendi'nin bu büyük şaheseri; Ayasofya Câmi-i Şerîfi'ni süsleyen kubbedeki 'Nûr âyeti'nin bir kısmı ile bu mübarek isimlerdir. İsimleri ihtiva eden yuvarlak şekildeki levhaların çapı 7,5 metre, harf kalınlığı ise 35 cm'dir. Levhalar hafîf, neme dayanıklı ve sağlam olduğu için ıhlamur ağacından yapılmıştır.
Mustafâ İzzet Efendi'nin bu hizmetlerine mukabil, Sultân Abdülmecîd Hân'ın iradesiyle câmi-i şerifin yeni tahsîsâtından yüklüce atiye verilmiştir.
1935 yılına kadar camiyi tezyîn eden bu levhalar, caminin müzeye çevrilmesi ile yerlerinden indirilmiş, fakat ebatlarının büyüklüğü sebebiyle camiden çıkarılamadı-ğı için tahta iskeleler üzerinde terk edilen, bu arada biri de kırılan levhalar 1949'da tekrar yerlerine asılmıştır. |
FIKRA
-"Hocam senin evliyalar katında ulu bir kişi olduğun söylenir aslı var mıdır?" Hoca'nın böyle bir iddiası elbette yoktur ama bir kere soruldu ya
-"Her halde öyle olmalı" der Çevresindekiler hemen:
-"O zaman göster bakalım kerametini derler" Hoca;
-"Ey ulu çınar çabuk yanıma gel!" der Der ama tabii ne gelen ağaç var ne giden Hoca kendisi ağacın yanına gider Halk,
-"Ne oldu Hoca ağacı getiremedin, kendin oraya gittin!" der ve gülerler, Hoca;
-"Bizde kibir yoktur, dağ yürümezse abdal(kul) yürür" der |
GÜNÜN SÖZÜ
Aklın güzelliği dil ile, dilin güzelliği söz ile, kişinin güzelliği yüz ile, yüzün güzelliği göz ile belli olur.
Yusuf Has Hacip |
YEMEK MENÜSÜ
· Mantar çorba
· Sosis tava
· Meyveli puding |
ÇOCUĞUNUZA İSİM
Erkek: YİĞİTKAN: (Tür.) Er. - Güçlü, cesur soydan gelen.
Kız: YILDANUR: (Tür.) Ka. - Seneyi aydınlatan, ışık saçan. |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder