RAHMETİN GENİŞLİĞİ
Kur'ân-ı Kerîm'de buyuruldu ki (meâlen):
"Şüphe yok kî, Allâhü Teâlâ yüce zâtına ortak koşulmasını mağfiret etmez, yarlığamaz. Onun ötesinde olanı da dilediği kimse için bağışlar, yarlığar." (Nisa Sûresi, âyet 48)
"Ve her kim bir kötülük yapar veya nefsine zulmeder de sonra Allâhü Teâlâ'dan mağfiret dilerse
Allâhü Teâlâ'yı çok bağışlayan, pek esirgeyen bulur." (Nisa Sûresi, âyet 110)
Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki: "Allâhü Teâlâ'nın yüz rahmeti vardır. Bunlardan birini insanlar, cinler, hayvanlar ve haşerât arasına indirmiştir. Bu rahmet sayesinde bu varlıklar birbirine şefkat ve merhamet ederler. Diğer doksan dokuz rahmetini kıyamet gününe bırakmıştır. Onunla kullarına merhamet eder."
"Allâhü Teâlâ kıyamet gününde Âdem (a.s.)'ı bir milyar insana şefaatçi kılar."
"Allâhü Teâlâ (kıyamet gününde) buyurur: "Beni bir günde zikredeni veya bir yerde benden korkanı
cehennemden çıkarın."
"Cehennem ehli ve ehl-i kıbleden Allah'ın dilediği kimseler cehennemde toplandığı zaman, kâfirler onlara; 'Siz
müslüman değil miydiniz?' derler. Onlar da; 'Evet, (müslüman idik)' derler. Kâfirler; 'Müslümanlığınız size bir kâr
sağlamadı. Çünkü siz de bizimle beraber cehennemdesiniz.' derler. Müslümanlar da 'Bizim günahlarımız vardı. O
yüzden burada tutulduk.' derler. Allâhü Teâlâ bu konuşmaları duyar ve ehl-i kıbleden olanların cehennemden çıkarıl
masını emreder. Müslümanlar çıkarlar. Bunu gören kâfirler; 'Keşke biz de müsiüman olsaydık, onların çıkarıldığı gibi biz
de çıkardık!' derler. Sonra Resûlullâh (s.a.v.) şu âyet-i kerîmeyi okudu: "O kâfir olanlar, çok kere arzu edeceklerdir ki,
keşke müslüman olmuş olsaydılar." (Hıcr Sûresi, âyet 2)
"Allâhü Teâlâ, mü'min bir kuluna bir annenin ev lâdına olan şefkatinden daha merhametlidir." |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder