30 Aralık 2009 Çarşamba

31 Aralık 2009



















































Bugün 31 Aralık 2009 15 Muharrem 1429 K.Evvel: 18 Kasım:54 Yıl sonu


HADİS-İ ŞERİF


 


Ağır duyana, söz işittirmek sadakadır. (Hatib).


 Kur'an Ve Ehl-i Beyt


DİLİN BAZI ÂFETLERİ


Sövmek, çirkin ve kötü söz konuşmak, kadınların hal­lerini, içki meclislerini ve fısk (günah) mahallerini anlat­mak gibi boş işlere ve günahlara dalmak dilin âfetlerin-dendir. "Ve biz bâtıla dalanlar ile beraber dalan kim­seler olmuştuk, dediler." (Müddessir Sûresi, âyet 45) mealindeki âyet-i kerîme bu mânaya işaret etmektedir.


Resûlullâh (s.a.v.) "Fahiş (çirkin, kötü, edebe aykırı) sözden ve onları söylemekten sakınınız. Zîrâ Allâhü Teâlâ fahiş sözleri ve onları söylemeyi sevmez." bu­yurmuştur. Diğer bir hadîs-i şerîfte "Bezâ (fahiş sözler) ve beyân (açıklanması caiz olmayan şeyleri açıklamak) nifak şûbelerindendir." buyurulmuştur.


Husûmet kötü huylardandır. Husûmet, mal veyajıak almak için bir kimseye düşmanlık yapmaktır. Hz. Âişe (r.anhâ)'nın rivayet ettiği bir hadîs-i şerîfte şöyle bu-yurulmaktadır: "Allah katında en sevilmeyen kim­seler, şiddetli düşmanlık yapanlardır." Ebû Hüreyre (r.a.)'ın rivayet ettiği bir hadîs-i şerîfte ise şöyle bu-yuruiur: "Kim bilgisizce bir husûmet içinde mücâde­le ederse, ölünceye kadar Allah'ın gazabında olur."


Tekellüf yâni kendini zorlayarak yapmacık konuşmak da bunlardandır. Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) "Ben ve ümmetimin muttakîleri tekellüften berîyizdir." buyur­dular.


Sırrı ifşa etmekte arkadaşlarına eziyet ve onları kü­çümsemek vardır. Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Aranızdaki konuşma, emânettir."


Mücâdele (münâkaşa) yasaklanmıştır. Hadîs-i Şerîf'de "Kardeşinle münâkaşa etme ve ona (çok) şaka yap­ma, ona yerine getiremeyeceğin vaatte bulunma." Diğer bir hadîs-i şerîfte, "Kim haklı olduğu hâlde mü­nâkaşayı terk ederse cennetin en yüksek yerinde onun İçin bir ev yapılır; haksız olduğu halde münâ­kaşayı terk eden için de cennetin kenarında bir ev yapılır." buyurulmuştur.


 


FIKRA


 


Boks maçı hayli heyecanlı geçiyordu.İki boksör ringde kıyısıya dövüşüyorlardı.Ama birinin durumu pek kötüydü.


Gözkapakları kapanmış, yüzü gözü kan içinde kalmıştı, yumrukları havayı dövüyor, bir teki bile rakibine değmiyordu.


Raund arasında menejerine sordu :


-Maçı alma şansım va mı?


Menejeri bir yandan terini kurularken :


-Elbette var, diye cevap verdi.Sen havaayı dövmeye devam et .Böylelikle herifi zatüreden öldürebilirsin...!


GÜNÜN SÖZÜ


 


Yaşamak için yemelisin,yemek için yaşamamalısın.


Cicero


YEMEK MENÜSÜ


·   Kıymalı Patates


·   Makarna,


·   Salata


ÇOCUĞUNUZA İSİM


Erkek: ZEKİ: (Ar.) Er. 1. Zekalı çabuk anlayan ve kavrayan. 2. Zeka belirten.


Kız: ZEKİYE: (Ar.) Ka. - Anlayışlı, kavrayışlı, zeka sahibi.


MANİ


 


Diyarbakır diyarım


Yar yitirdim ararım


Gelip geçen yolcudan


Her gün onu sorarım


KARİKATÜR


 


BİLMECE


Hangi bağda üzüm yetişmez?


Cevabı Yarın.


Dünkü Cevap: Virgül





 

29 Aralık 2009 Salı

30 Aralık 2009



















































Bugün 30 Aralık 2009 14 Muharrem 1429 K.Evvel: 17 Kasım:53 Yavuz'un Kudüsü Fethi (1517)


 


HADİS-İ ŞERİF


 


Allah’tan korkması, kişiye ilim olarak; kendini beğenmesi de cahillik olarak yeter. (Beyhaki).


 Kur'an Ve Ehl-i Beyt


ALLÂME İBN-İ CERÎR ET-TABERÎ (RH)


Ehl-i sünnetin imamlarından büyük müfessir, muhaddis, fakîh, tarihçi, edîb Ebû Cafer Muhammed bin Cerîr et-Taberî hicrî 224'te Taberistan'ın Amil şehrinde doğmuş, 310'da Bağdâd'da vefat etmiştir. Küfe, Basra, Rey, Suriye ve Mısır'a giderek asrının büyük âlimlerinden tefsir, hadis, lügat, sarf ve nahiv öğrendi ve ilmiyle âlemde tek oldu. Şafii mezhebi üzere Bağdâd'da on sene fetva yerdi. Sonra kendi mezhebi ile amel etmiş, ancak mezhebinin mensubu kalmamıştır.


İmam Ebû Bekr el-Hatîb: "Ebû Ca'fer Taberî, sözüyle amel edilen âlim imamlardan idi. Kur'ân-ı Kerîm'in hafızı olup bütün kırâet vecihlerine ve mânâlarına son derece vâkıf idi. Kur'ân'ın hükümlerinde derin ilim sahibiydi. Sünnetleri, sün­netlerin ve hadîslerin intikal yollarını, sahihini ve sahîh olma­yanını, nâsih ve mensûhunu gayet iyi bilmekte idi. Ayrıca sa­habe ve tabiînin sözleriyle onlardan sonra gelenlerin ictihâd ve hükümlerini de gayet iyi biliyordu. O, Islâmın hükümlerin­den helâl ve haramları iyi bildiği gibi bildikleriyle amel de et­mişti. Qeçmiş milletlerin haberlerine son derece vâkıf idi. "Tâ-rîhu'l-Ümem ve'l-Mülûk" adlı meşhur târihi yazmıştır. Ayrıca bir benzeri daha telif edilememiş bulunan "Tefsîru't-Tabert" ismi ile bilinen Câmiu'l-Beyân fî tefsîri'l-Kur'ân tefsirini de yaz­mış, fıkıh usûlü ve furûuna dâir eserler telif etmiş, âlimlerin sözlerini ve onlara dâir birçok malûmatı kaydetmiştir.


Bu büyük âlimin ilimdeki derinliği ve kendisindeki aayret ve himmete bakmalı ki talebelerine hitaben "Size bir tefsir ve bir târih yazacak olsam hoşunuza gider mi?" diye sorar. Onlar eserin kaç varak (yaprak) olacağını sorarlar. Otuz biner va­rak (altmışar bin sayfa) olacağını haber alınca, böyle mufas­sal eserleri okumaya ömürlerinin kifayet edemeyeceğini söy­lerler. Bunun üzerine yalnız üçer bin varaklık bir tefsir ve târih yazarlar ve "himmetler ölmüş" diye eseflenirlerdi.


 


PARÇALI AY TUTULMASI


Yarın (31 Aralık 2009 Perşembe günü) "Parçalı ay tu­tulması" meydâna gelecektir. Güney Amerika'nın kuzey ba­tısı, Asya, Avrupa, Afrika ve Avustralya kıtalarından gözle­nebilecek olan bu tutulma Türkiye'den de görülebilecektir. Tutulmanın büyüklüğü : 0.0820'dir.


Ay'ın gölgeye girişi 31 Aralık (Türkiye Saati ile) 20.51


Tutulmanın ortası 31 Aralık 2009     "   21.22


Ay'ın gölgeden çıkışı 31 Aralık 2009 "    21.53


 


FIKRA


 


Bir misyoner, bozkırın ortasında, sevimsiz bir Aslanla burun buruna gelir :


-Oh Tanrım, diye haykırır adam.Şu hayvaana Hıristiyanca duygular ihsan eyle.


-Tanrım, der Aslan.Alacağım şu besini kkutsayın!


GÜNÜN SÖZÜ


 


Yaşadığımız her an kendi hakkını ister.


Goethe


YEMEK MENÜSÜ


·   Orman kebabı


·    pirinç pilavı


·    yoğurt


ÇOCUĞUNUZA İSİM


Erkek: ZEKERİYA: (Tür.) Er. - Kur'an-ı Kerim'de ismi geçen peygamberlerden biri.


Kız: ZEKİRE: (Ar.) Ka. - Belleği güçlü olan, unutmayan.


MANİ


 


Diyarbakır sarayım


Seni kimden sorayım


Mektuban hayran oldum


Gül cemalin göreyim


KARİKATÜR


 


BİLMECE


Hangi gül kokmaz?


Cevabı Yarın.


Dünkü Cevap: Kontrol kalemiyle





 

28 Aralık 2009 Pazartesi

29 Aralık 2009



















































Bugün 29 Aralık 2009 13 Muharrem 1429 K.Evvel: 16 Kasım:52 Hicri Yılbaşı


 


HADİS-İ ŞERİF


 


Mü’minlerin ölen küçük çocukları cennette bir dağdadır. Kıyamet günü babalarına teslim edilinceye kadar bakımlarını İbrahim Peygamber ve hanımı Sare üzerine almıştır. (Müsned).


 


EHL-İ KÜFRE BENZEMEKTEN SAKINMAK


İbn-i Ömer (r.a.) ehl-i küfre benzemek hakkında Pey­gamber Efendimizin (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Bir kimse müşriklerin arzına ev bina edip, onların bayramlarına katılmak suretiyle onlara ben-zerse, o kimse kıyamet günü onlarla beraber haş-rojunur." (Beyhakî, es-Sünenü'l-Kübrâ)


İmâm-ı Rabbânî Müceddid-i Elf-i Sânı (k.s.) Haz­retleri buyuruyorlar ki;


"İki dîni tasdik eden dahi şirk ehlinden sayılır. İslâm hükümleri ile küfrü bir araya getirmeye teşeb­büs eden dahi müşriktir. Hâlbuki küfürden teberrî etmek (uzaklaşmak) İslâm'ın şartıdır. Şirk şaibesin­den sakınmak tevhiddir..."


Hindûların büyük bildikleri günlere tâzîm, Yahudi­lerce bilinen âdetlere uymak, küfrü îcâp ettirir. Nite­kim ehl-i İslâm'ın câhilleri, bilhassa kadınlar, küffârın belli günlerindeki küfür merasimini icra etmektedir­ler. Bunları, kendileri için de bayram kabul edip, kız­larının ve kardeşlerinin evlerine onlar gibi hediyeler yollarlar... Böylelikle o merasime tam mânâsı ile îtinâ ve îtibâr ederler." İslâmda bunların hepsi şirk ve kü­fürdür. (Mektubât-ı İmâm-ı Rabbânî, 3/41)


Yine Mektûbât-ı Şerîfe'nin 1. cildinin 266. mektubunda şöyle buyuruyorlar:


.. "Bir defasında, bir hastanın ziyaretine gitmiştim. Ölümü yaklaşmıştı. Hâline teveccüh ettiğim zaman gördüm ki kalbi şiddetli zulmet içinde. Her ne kadar bu zulmetin kalkması için teveccüh ettiysem de kalk­madı. Çokça teveccühten sonra bilindi ki, bu zulmet­ler, kendisinde saklı duran küfür sıfatındandır. Bu sı­kıntıların menşei dahi küfür ehli ile dost geçinip dur­masıdır. Bana ma'lûrn oldu ki bu zulmetlerin defi için teveccüh yerinde bir iş değildir. Zîrâ onun bu zulmet­lerden temizlenmesi, küfrün cezası olan cehennem azabına bağlıdır. Ve bana malum oldu ki, onda îmân­dan bir zerre miktarı mevcuttur ve bunun bereketiyle cehennemde ebedî kalmaktan kurtulacaktır.


 


FIKRA


 


Bir Amerikali ile Japon safari'ye çıkmışlar. Her ikisi de son teknolojik silahlarıda birbirlerine nazire yapmak için yanlarına almışlar. Derken uzakta bir aslan görünmüş. Amerikalı lazer tüfeğini doğrultmuş ve aslana ateş etmiş. Ama karavana. Hemen Japon uydudan yönlendirmeli tüfeğini doğrultup ateş etmiş. Fakat o da karavana. Aslan bizimkileri farkedince üzerlerine doğru gelmeye başlamış. Amerikalı bir yudum viski içip acı sonu beklemeye başlamış. Japon hemen botlarını çıkarıp spor ayakkabılarını giymeye başlamış. Amerikalı sormuş :


-Ne o, aslandan hizlı mı koşacaksın ? <


-Yoo, senden hızlı koşsam yeter.


GÜNÜN SÖZÜ


 


Yapılırken heyecan duyulmayan işler başarılamaz.


Emerson


YEMEK MENÜSÜ


·   Ezogelin çorba


·   patates oturtma


·   elma


ÇOCUĞUNUZA İSİM


Erkek: ZEKAİ: (Ar.) Er. - Zekayla ilgili, zekaya ait.


Kız: ZEKAVET: (Ar.) Ka. - Zeka, zekilik.


MANİ


 


Diyarbekir elini


Saram ince belini


Küstünse gel barışak


Naz etme ver elini


KARİKATÜR


 


BİLMECE


Hangi kalemle yazı yazılmaz?


Cevabı Yarın.


Dünkü Cevap: Su dondurularak.





 

27 Aralık 2009 Pazar

28 Aralık 2009



















































Bugün 28 Aralık 2009 12 Muharrem 1429 K.Evvel: 15 Kasım:51 İskenderun Demirçelik Tesisleri'nin Açılışı (1975)


 


HADİS-İ ŞERİF


 


Yetimlerin malını, onların namına çalıştırın. Ta ki, zekat, onu yeyip eritmesin. (Taberani).


 


İSMAİL VE İSHÂK ALEYHİSSELÂM


Hz. İbrâhîm (a.s.)'ın hanımı Sâre'nin hiç çocuğu ol­mamıştı. Hz. Sâre bundan dolayı Hâcer adındaki cari­yesini kocasına bağışladı. Ondan Hz. İsmail Aleyhis-selâm doğdu.


Bu sefer Sâre çok üzülüp kederlendi. Cenâb-ı Hakk da ona merhamet ve inayet etti. İhtiyarlık çağında, Hz. Ishâk Aleyhisselâmı dünyaya getirdi. . Sonra da Hâcer ile oğlu İsmail'i kıskandı ve kocası İbrahim Aleyhisselâm'a "Bu diyardan ırak olsunlar!" diye ayak diredi. İbrahim Aleyhisselâm çaresiz kaldı. Bunun üzerine Hâcer ile İsmail'i aldı; Mekke'ye götürüp orada bıraktı. Cürhüm kabileleri o vakit Mekke civarındaydılar. Hz. İsmail (a.s.) onlarla yakınlık kurdu ve onlardan kız aldı. On iki çocuğu oldu. Bu münâsebetle Cürhüm kabi­lelerinden bâzıları gelip Mekke'ye yerleşmişlerdir.


Ondan sonra Cenâb-ı Hakk'ın emriyle Hz. İbrahim (a.s.), Mekke'ye gitti ve Hz. İsmail (a.s.) ile birlikte Ka'be-i Şerifi yeniden bina etiler.


İsmail Aleyhisselâm, Yemen kabilelerine ve Amâli-ka'ya peygamber gönderildi. O vakit Amâlika kabileleri Arap yarımadasının Şam tarafında otururlardı.


Sonra Hz. İsmail'in oğulları ve torunları çoğaldı ve et­rafa yayıldı. Nereye vardılarsa galip oldular ve Amâli-ka'yı o topraklardan sürüp çıkardılar.


Hz. İbrahim (a.s.) vefat edince yerine Hz. İshâk Aley­hisselâm geçti. Onun iki oğlu oldu. Bunların biri Ays, di­ğeri Ya'kûb idi.


Ays amcası İsmail Aleyhisselâm'ın kızı ile evlendi ve ondan çok çocuğu oldu. Onlar da çoğaldılar ve Dimeşk (Şam) tarafına sahip oldular.


Hz. Ya'kûb (a.s.) ise babası Hz. İshâk Aleyhisse­lâm'ın vefatından sonra peygamber oldu. Atasının yur­du olan Ken'an ilinde kaldı. Onun da o diyarda çocuk ve torunları çoğaldı.


Hz. Ya'kûb Aleyhisselâm'ın lakabı İsrail idi. Onun için oğullarına ve torunlarına Benî İsrail (İsrail oğulları) denir.


 


FIKRA


 


BEŞ VAR


 


İki deli arasında konuşma :


-Saat kaç?


-Beş var


-Kaça beş var?


-Bilmiyorum, akrebini kaybettim.>


GÜNÜN SÖZÜ


 


Ya ümit sizsiniz, ya ümitsizsiniz.


Behçet Necatigil


YEMEK MENÜSÜ


·   Kıymalı Kuru fasulye


·   Pilav


·   Salata


ÇOCUĞUNUZA İSİM


Erkek: ZEHEB: (Ar.) Er. - Altın. (bkz. Zer).


Kız: ZEHRA: (Ar.) Ka. - Çok beyaz ve parlak yüzlü. Hz. Muhammed'in kızı Hz. Fatıma'nın lakabı.


MANİ


 


Diyarbakir şehrini


Sevdim bütün yerini


Bildim bana yar olmaz


Boşa çektim kahrini


KARİKATÜR


 


BİLMECE


Elekle su nasıl taşınır?


Cevabı Yarın.


Dünkü Cevap: Ayakkabıya





 

İzleyiciler