2 Aralık 2009 Çarşamba

3 Aralık 2009


















































Bugün 3 Aralık 2009 17 Zilhicce 1429 T.Sani: 20 Kasım:26 Hasan Basri Çantay'ın Vefatı (1964) - Sultan II.Selim'in Ölümü (1574)


HADİS-İ ŞERİF


 


2 melek vardır. Biri şiddeti emreder, diğeri yumuşaklığı... Her ikisi de haklıdır. Şiddeti emreden Cebrail, yumuşaklığı emreden Mikaildir. İki peygamber vardır. Biri yumuşaklığı emreder, diğeri şiddeti. Her ikisi de haklıdır. Yumuşaklığı emreden Hz. İbrahim, şiddeti emreden Hz. Nuh’tur. İki arkadaşım vardır. Biri yumuşaklığı emreder, diğeri şiddeti. Bunlar da haklıdır. Yumuşaklığı emreden Ebu Bekir, şiddeti emreden Ömer’dir. (Taberani).


 


İNSAN HAYÂTININ ÜÇ MERHALESİ


 


İnsan; başlangıcını, aslını, ölümü, kabri, belâyı tefekkür ettiği, düşündüğü zaman kibir gider, huzû ve tevazu gelir, nimetlere şükretmek ve inkisar hâsıl olur.


Nitekim âyet-i kerîmede şöyle buyuruldu (meâlen); "O kahrolası İnsan ne nankör şey. Onu -Allâhü Teâlâ-hangl bir şeyden yarattı. Onu bir damla sudan yarattı da onu takdir etti (onu uzuvlara, kuvvetlere sâhlb kıldı ve en güzel biçime koydu). Sonra ona yolu kolaylaştırdı. Sonra onu öldürdü de kabre soktu. Sonra dilediği zaman da onu yeniden diriltir." (Abese Sûresi, âyet 17-22)


Burada insanın yaratılışının evveline, ortasına ve sonuna işaret edilmiştir. İnsan bir şey bile değilken yoktan yaratılmıştır. Sonra Allâhü Teâlâ onu önce topraktan, sonra nutfeden, sonra kan pıhtısından, sonra hayâtı, kuvveti, işitmesi ve görmesi olmayan bir et parçasından yaratmıştır. "Onu -Allâhü Teâlâ- hangi bir şeyden yarattı. Onu bir damla sudan yaratmış da onu takdîr etti." (Abese Sûresi, âyet 18-19) âyetinin mânâsı budur.


"Sonra ona yolu kolaylaştırdı." mealindeki âyet-i kerîme insanın hayâtından vefatına kadar kendisine kolaylaştırılarak nasîb olan şeye işaret edilmiştir. O henüz noksan bir durumdadır. Onu birtakım hastalıklar istilâ eder. Ondaki hâller, huylar birbirine zıt olur ve birbirini yıkarlar. İstemeyerek hastalanır, istemeyerek acıkır. Bir an için bile ölümden ve âfetten emîn olamaz.


Nihayet onun sonu ölümdür, azaba ve hesaba mâruz kalmaktır. İnsan hiçbir şeye kadir olmayan, âciz bir kul olduöu hâlde ona kibir yakışır mı? Şu âyet-i kerîme bu mânaya işaret etmektedir: "Sonra onu öldürdü de kabre soktu. Sonra dilediği zaman da onu yeniden diriltir." (Abese Sûresi, âyet 21-22)


 


ÇOCUĞUN HER İSTEDİĞİ YAPILMAZ


Çocuğun her istediğini yapmak, onu şımarıklıöa ve tat­minsiz olmaya götürür. Bazı isteklerini yapmaK, uygun olmayanlarını da yapmamak, ona beklemeyi ve sabret­meyi öğretir.


 


FIKRA


 


Bir gün Hoca, yol üstü bir hana inmiş "Yahu, bu senin tavan da ne kadar gıcırdıyor be, beşik mi mübarek!" diyecek olmuş ama, hancı baba hiç oralı olmamış; sözü şakaya boğarak;


 


- "Ağzını hayra aç Hoca, bu gıcırtı beşik gıcırtısı değil; tavan tahtaları Hak'ka tespih çekiyor!" demiş Hoca da:


 


- "Ya bu tavan böyle tespih çeke çeke aşka gelip de secdeye kapanırsa, bizim halimiz nice olacak!"


GÜNÜN SÖZÜ


 


Akıllı adam aklını kullanır. Daha akıllı adam başkalarının da aklını kullanır.


Bernard Shaw


YEMEK MENÜSÜ


·         Mercimek çorba


·         Soslu fırın baget


·         Armut-mandalina


ÇOCUĞUNUZA İSİM


Erkek: YÖRÜK: (Tür.) Er. 1. Göçebe. 2. Çabuk yürüyen, hızlı. 3. Hayvancılıkla geçinen göçebe Oğuz Türkleri.


Kız: YULA: (Tür.) 1. Meşale. Kandil. -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.


MANİ


 


Şu dağı aşam dedim


Aşam dolaşam dedim


Bir vefasız yar için


Herkese paşam dedim


KARİKATÜR


 


BİLMECE


Hangi köye kimse gitmek istemez?


Cevabı Yarın.


Dünkü Cevap: Kara cahil





 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İzleyiciler