"GÜNAHIN AÇIĞINI DA, GİZLİSİNİ DE BIRAKIN"
...Allâhü Teâlâ buyuruyor ki: "...Hepiniz Allah'a tevbe ediniz, ey müminler! Tâ ki kurtuluşa eresiniz." (Nur~31) "Ey Mü'minler! Allah'a nasûh (bir daha o günahı işlememek üzere gayet ciddi, müessir, öğütçü) bir tevbe ile tevbede bulunun. Umulur ki rabbiniz sizden günahlarınızı örter ve sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere girdirir..." (Tahhm-8) "Günahın açığını da bırakın, gizlisini de..." (En'âm-120) (Bu âyetlerden anlaşılıyor ki) günahlardan tevbe etmek her Müslüman hakkında farz-ı ayındır. Hiçbir insanın bundan müstağni yani muaf olması düşünülemez. Nasıl olabilir ki? Peygamberler -aleyhimüssalâtü vesselam- tevbeden müs-tağnî değillerdir. Peygamberlerin -salât u selam üzerlerine olsun- sonuncusu ve efendisi olan Resûlullâh (s.a.v.) buyurmuştur ki: "Kalbime bir ağırlık geldiği olur da, bir gün ve gecede Allah'a yetmiş defa istiğfar ederim."
Kul hakları ile irtibatı olmayan, zina etmek, içki içmek, çalgı âletleri dinlemek, nâmahreme bakmak, abdestsiz mushafa dokunmak ve îtikadde bid'at gibi Allah'ın hakları ile alâkalı olan günahların tevbesi, pişmanlık duymak, istiğfar etmek, hayıflanıp mahzun olmak ve Allâhü Teâlâya özür beyan ederek olur. Farzlardan bir farz terk edilmiş olursa bunun tevbesi ancak o farzın edâ edilmesi ile mümkün olur.
Eğer günahlar, kul haklarına bağlı ise bunların tevbesi, haksız olarak alınmış malların iadesi, hak sahiplerinden helallik alınması, onlara iyilikte bulunmak ve onlara dua etmekle mümkündür. Şayet mal ve ırz sahibi kimse ölmüş ise istiğfar edip, iyilikte bulunmak ve malı hak sahibinin çocuklarına ve vârislerine geri vermek lâzımdır. Şayet vârisleri bilinmiyorsa haksız olarak alınan malın veya işlenen suçun miktarı kadar, hak sahibi veya haksız yere eziyet görmüş kimse adına fakir fukaraya sadaka verir.
Hz. Ali (k.v.) diyor ki, Resûlullâh'ın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu Hz. Ebû Bekir'den (r.a.) işittim: "Kul bir günah işler de peşinden kalkıp abdest alır ve namaz kılar, günahından dolayı Allah'a istiğfar ederse, elbette onu bağışlamak Allah'a hak olmuş olur." Zîrâ Allâhü teâlâ büyütüyor ki "Ve her kim bir kötülük yapar veya nefsine zulmeder de sonra Allâhü Teâlâ'dan mağfiret dilerse Allâhü Teâlâ'yı çok bağışlayan, pek esirgeyen bulur." (Nisâ-110) (tyektûbât-ı İmâmı Rabbani, 66. Mektup)
|
GÜNÜN SÖZÜ
Bizi güçlü yapan yediklerimiz değil, hazmettiklerimizdir. Bizi zengin yapan kazandıklarımız değil, muhafaza ettiklerimizdir. Bizi bilgili yapan okuduklarımız değil, kafamıza yerleştirdiklerimizdir. Francis Bacon |
YEMEK MENÜSÜ
· Tereyağ,Bal
· Peynir, Zeytin
· Kuşburnu Çayı
· Mercimek Çorba |
ÇOCUĞUNUZA İSİM
Erkek: ZABİT: (Ar.) Er. 1. Askere kumanda eden rütbeli asker. 2. Ticaret gemilerinden, geminin hareketini yöneten idareci. 3. İdare etme gücü olan. (Mecaz): Tuttuğunu koparan, dediğini yaptıran kimse.
Kız: TOPAY: (Tür.) - Dolunay. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır. |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder