CEHENNEM ATEŞİNE GİRMEK
Ebû Ubeyde bin Huzeyfe (r.a.) kadı bulunduğu sırada yanına eşraftan birisi (dînin caiz görmediği) bir isteği için gelip ricada bulundu. Ebû Ubeyde (r.a.) ateş tutuşturmakta idi, gelene,
"Bir parmağını şu ateşe koymanı istiyorum." dedi. Adam,
"Sübhânallâh, olacak şey midir bu dedi" Ebû Ubeyde:
"Sen benim için parmaklarından birini şu ateşe sokmaktan çekindin. Halbuki benden bütün vücûdumu cehennem ateşine sokmamı istiyorsun." dedi.
SIHHAT NİMETİ
Tıb ilmi, beden ilmidir ki, nazarî (teorik) ve am^lî (pratik) olmak üzere iki kısımdır. Birincisi, sıhhati korumak ve ikincisi mevcut hastalığı tedâvî etmektir.
Bedenin sıhhatli olması büyük nimettir, Din ve dünyâ ehline devlettir ve sermâyedir.
Vücûdu korumak saadettir, ganîmettir. Çünkü vücudunun sıhhatini koruyan akıllı kimse, afiyet bulur, selâmette kalır. Tedbir ve ilâca ihtiyâcı kalmayıp, rahat bulur.
O devlet ve saadetin kadrini ve kıymetini bilip, fırsat elde iken sağlığını korursan Hakk'ın yardımı ile ömrün oldukça sıhhat ve afiyette kalırsın. (Marifetnâme, İ.Hakkı k.s.)
SULTAN ALPARSLAN'IN TÜRBE KİTABESİ
1071'deki Malazgirt zaferimizin muhteşem kahramanı Sultan Alparslan merhumun "Merv" şehrindeki türbe kitabesi şu mealdedir:
"Ey Alparslan'ın göklere yükselmiş şan ve şerefini görenler! Şimdi Merv'e gelin de onun nasıl toztoprak olduğunu görün."
BEYİT:
Allâha tevekkül edenin yaveri Hâk'tır,
Nâşâd gönül bir gün olup şâd olacaktır. (Ziya Paşa)
Yani: Allah'a tevekkül edenin yardımcısı Allâh'dır. Her hüzünlü gönül birgün yine sevinecektir.
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder