HUŞU İLE NAMAZ
Mü'minin mîrâcı olan tam bir taharet ve iyi bir abdest-ten sonra namazı kılmaya niyet etmesi îcâb eder.
Farzları cemâatle kılmaya ehemmiyet göstermek, hattâ iftitâh tekbirini imamla beraber almayı hiç terk etmemek lâzımdır. Keza namazları müstehap vaktinde kılmak ve kıraatte sünnet olan miktara riâyet etmek lâzımdır.
Rükû ve secdede ta'dil-i erkan; azaların sükûnet bulması muhakkak surette lâzımdır... Kavmede (rükûdan doğrulduktan sonraki kıyamda) her âzâ yerine dönüp karar kılacak şekilde tam olarak kalkıp doğrulmak îcâp eder ve azaların sükûnet bulması ve kavmede olduğu gibi iki secde arasındaki oturuşta da ta'dil-i erkâna riâyet etmek lâzımdır...
Rükû ve secde teşbihlerinin en azı üç, çoğu ise -farklı görüşlere göre- yedi veya onbirdir. İmamın teşbihlerinin adedinin, cemâatin hâline göre olması lâzımdır. Yalnız kılan insanın, gücü yettiği vakit teşbihleri en az mertebede, (yani üç kere) okumaktan haya etmesi ve beş veya yedi teşbih okuması lâzımdır.
Secdeye giderken yere en yakın olan uzvunu koyar. Evvelâ dizlerini, sonra ellerini, burnunu ve sonra alnını yere koyar. Ellerini ve dizini yere koyarken sağdan başlaması, secdeden kalkarken de semâya en yakın uzvundan başlaması lâzımdır. O halde secdeden kalkarken önce alnını kaldırarak başlaması îcâb eder.
Kıyamda secde mahalline, rükûda ayaklarının üstüne, secdede burnunun ucuna, ka'dede ellerine bakmalıdır. Peygamber Efendimiz'den (s.a.v.) rivayet olunduğu üzere namaz kılan kimse, gözlerini bu yerlere sabitler, bakışlarını başka taraflara dağıtmaz ise cemiyyet ile (huşu ve huzur ile) namaz kılmak mümkün olur ve bu namazda huşu hâsıl olur.
Rükûda parmakları açık tutmak ve secdede birleştirmek sünnettir. Rükûda parmakları açmak, secdede kapamanın birçok faydaları olduğu içinr Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) yapılmasını emretmiştir. Bizim için Resûlullah Efendimiz'e (s.a.v.) uymaya denk başka hiçbir fayda yoktur... (Mektûbât-ı İmâm-ı Rabbânî, 1/266)
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder