KÂRLI ALIŞVERİŞ
Suheyb-i Rûmî (r.a.), Allah yolunda işkencelere uğratılan Müslümanlardan idi. Hz. Ali'den sonra, Medine-i Mü-nevvere'ye hicret etmek üzere Mekke-i Mükerreme'den yola çıktı. Bazı Mekkeliler arkasından yetiştiler ve 'Sen buraya çok fakir, hakîr olarak geldin. Yanımızda, ulaşamayacağın kadar bol servete eriştin! Sonra da servetini alıp gitmek istiyorsun. Vallahi, işte bu olmaz!' dediler.
Hz. Suheyb hemen hayvanından yere indi. Ok çanta-sındaki okları çıkardı ve 'Ey Kureyşliler! İyi bilirsiniz ki ben sizin en iyi ok atanlarınızdan birisiyim. Yemin ederim ki, ok çantamdaki okların hepsini size atarım, sonra da kılıcımı çekerim. Bunlardan birisi elimde bulundukça bana yaklaşamazsınız. Elimde bunlardan hiçbir şey kalmayınca bana istediğinizi yapabilirsiniz. İsterseniz size servetimin yerini göstereyim, siz de beni serbest bırakın.' dedi.
Müşrikler 'Evet, olur.' diyerek bu teklifi kabul ettiler. Hz. Suheyb, servetini onlara bıraktı ve yoluna devam etti. Rebîulevvel ayının ortalarında Küba'ya gelip Pey-gamberimiz'e (s.a.v.) kavuştu ve bir daha Peygamberimizden ayrılmadı.
O sırada, Peygamberimiz'in (s.a.v.) yanında Hz. Ebû Bekir ile Hz. Ömer (r.anhümâ) bulunuyordu. Suheyb, Yâ Resûlallah! Kureyş müşrikleri beni yakaladılar. Ben de servetimi vererek kendimi ve ailemi satın aldım!' dedi.
Bunun üzerine Peygamberimiz (s.a.v.) "Satış kârlı çıktı, ey Ebû Yahya! Satış kârlı çıktı!" buyurdu ve şu âyet nazil oldu (meali): "Yine insanlardan kimi de vardır ki, Allah'ın rızasına ermek için kendini feda eder. Allah ise kullarına çok şefkatlidir." (Bakara Sûresi, âyet 207)
BEYİT:
Zahir bu ki âhîr yeri hâk olsa gerekdür
Ger dirheme muhtâc ola ger mâlik-i dirhem. (Ruhî)
Açıktır ki paraya muhtâc olanın da, parası çok olanın da sonunda yeri topraktır.
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder