İLMİHAL:....ÖLDÜKTEN SONRA KABİRDE HAYÂT
Âhiretin birinci konağı kabirdir. Kâfirler ile bazı âsî Müslümanlar kabirde azap görürler. Ölü kabre konulduktan sonra Münker ve Nekîr adlı, heybetli iki melek gelir; Rabbin kimdir, dinin nedir, peygamberin kimdir, kıblen nedir? diye sorarlar. Kâfirler ve fâsıklar cevâp veremez, türlü azap çekerler. Müslümanlar ise:
Rabbim Allâhü Teâlâ'dır, dînim İslâm'dır, peygamberim Muhammed Mustafâ'dır, kıblem Ka'be'dir diye cevâp verirler. Kabirlerinde türlü nimetlere nail olurlar.
NASÎHAT: ....KABİRLERİ ZİYARET
Kabir, insanın dünya ile âhiret aralığında meskeni, kıyamete kadar durağıdır. Bu bakımdan kabirlerin muhafazasına çalışmalıyız. Gerçi zaruret zamanında insanların menfaati için kabirler kaldırılır, yollar genişletilir. Lakin bunun da bir usulü vardır. Edeb ve hürmetle usûlüne riâyet ederek başka yere nakledilebilir.
Zaman zaman kabirleri ziyarete gitmeliyiz. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) "Kabirleri ziyaret ediniz. Çünkü onlar size âhireti hatırlatır." buyurmaktadır.
Kabirleri ziyaret edip ibret almalı, vaktiyle hayatta olan birçok kimselerin topraklar içinde kalmış olduğunu görmeli, artık gâfilâne yaşamamalıdır. Ahiret âlemini düşünmelidir. Üç beş günlük dünya hayatı için birtakım günahları işlememeli, hakiki istikbâli düşünerek gaflet içinde yaşamaktan kurtulmalıdır.
Dinimizde kabirleri ziyaretin usûlü, âdabı vardır. Kabirleri çiğnemeksizin mezara yanaşmalı, selam vermeli, orada yatanın hayatında huzurunda iken oturmuyordu ise aynı edeb ve tazim ile ayakta durup Fatiha, Ihlâs, Yâsin-i Şerîf sûrelerini ve salavât-ı şerîfe okuyup ruhlarına hediye etmelidir. Diğer Müslümanlar için de okuyup bağışladıktan sonra kendisinin de akıbetinin bu hale geleceğini hatırlayarak mahzun mahzun çekilip dönmelidir.
Kabristanda gülmek, yemek içmek, lüzumsuz laflar etmek Müslümana yakışmaz.
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder