SALÂHADDÎN EYYÛBÎ
Salâhaddîn Eyyûbî, bir muhasara sırasında istirahat etmekte iken muhafızlardan biri çadırına girip başına bıçakla vurur. Darbenin tesiriyle derhal yatağından fırlayan Salâhaddîn Eyyûbî, adamın silahını elinden alarak onu zararsız hale getirir. Bu sırada bir diğeri içeri girip hücum eder. Bununla uğraşırken üçüncü bir şahıs da saldıranın yardımına gelir. Bu sırada kumandanlardan biri de Salâhaddîn Eyyûbî'nin yardımına koşar. Salâhaddîn Eyyûbî hasmına galip gelerek, kumandanla beraber üçüncü şahsı canlı ele geçirirler. Yapılan tahkîkâttan sonra saldıranların, Bâtinîlerin İsmâilî koluna mensup fedailer oldukları ve Halep'te bulunan emirlerinin emriyle geldikleri anlaşılır.
Bâtinîler, başlangıcından beri her devletin meşhur şahsiyetlerine saldırmaktan geri durmamış ve Nizâmül-mülk gibi nice kimseleri öldürmüş, zamanlarında bulunan en kuvvetli sultanların dahi huzurunu kaçırmışlar ve hiç kimseye de mağlup olmamış idiler.
Sultan Salâhaddîn bu kan dökücü topluluğun serlerini defetmeyi, lâyık olmaya çalıştığı insanların koruyucusu mevkiinde bulunmasının gereği olarak görüyordu. Hazırladığı bir kuvvet ile Bâtinîlerin sığındıkları dağa yürüdü. Girdiği her mücâdeleyi kazanarak bir haftada düşmanın idare merkezine vardı ve Bâtinîleri tövbe ettirdi. Hatta kalplerine o derece dehşet ve korku verdi ki Salâhaddîn Eyyûbî'nin hayatı boyunca daha hiçbir suikasta cesaret edemediler.
BİR SULTANIN DÜNYADAN GÖTÜREBİLDİĞİ ŞEY: KEFEN
Haçlılara karşı zaferleriyle hristiyanların dahi takdir ve hayranlıklarını kazanan meşhur Salâhaddîn Eyyûbî 4 Mart 1193 tarihinde Şam'da vefat etmiştir. Son hastalığında kapısının önündeki devlet bayrağını kaldırtıp, onun yerine aynı direğe kefenini astırmış ve bu hazin işe memur ettiği bayraktar, avazı çıktığı kadar durmadan bağırarak şu acı gerçeği ilân edip durmuştur:
'Sultan Salâhaddîn'in dünyadaki fetihlerinden âhirete götürebileceği şey işte bu kefenden ibarettir!'
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder