ZENGİN VE FAKIR
Zengin bir adam (kıymetli) cübbesi ile Resûlullâh'a geldi ve meclisine oturdu. Sonra üzerinde elbiseleri eski olan başka birisi geldi ve o zenginin yanında meclise oturdu. Zengin, elbisesini toplayarak oradan kalktı.
Resûlullâh (s.a.v.): "Şu yaptığın sırf müslüman kardeşini beğenmediğinden midir? Yoksa senin zenginliğinden ona bir şey, yahut onun fakirliğinden sana bir şey bulaşacağını mı zannettin?" buyurdu. Zengin, nefs-i emmârem (kötülüğü şiddetle emreden nefsim) sebebiyle yaptığım bu hatâdan dolayı Allah'tan ve Resulünden özür dilerim. Şâhid ol Yâ Resûlallâh, malımın yarısı onundur." dedi.
Fakir "Ben onu istemem." deyince Resûlullâh "Niçin?" diye sordu. Fakir: "Zenginliğin, onun kalbini bozduğu gibi benim de kalbimi bozmasından korkarım." dedi.
AHLÂKIN EN GÜZELİ; ÎSAR: KARDEŞİNİ TERCİH
Abdullah bin Ömer (r.anhüma) hasta olduğu bir vakit balık yemeyi pek arzulamıştı. Şehirde ne kadar aradılar-sa da bulunamadı. Ancak birkaç gün sonra bulabildiler ve -pahalı olarak- bir buçuk dirheme satın aldılar.
Balık kızartılıp bir ekmek üzerinde kendisine sunulduğu sırada bir dilenci gelip kapıyı çaldı. İbn-i Ömer (r.a.), hizmetçisine balığı ekmeğe dürüp ona vermesini emretti. Hizmetçi: "Allah iyiliğinizi versin, siz bunu bunca vakittir arzu ederdiniz. Nice günler aradık, bulamadık. Bulduk, kıymetinin üzerinde aldık. Şimdi onu veriyorsunuz. Bari kıymetini versek de balık kalsa!.." dedi.
İbn-i Ömer (r.a.): "Balığı ekmeğe dür, o fakire ver." dedi. Hizmetçi gitti, yine de dilenciye balık yerine bir dirhem para verdi, balığı aldı getirdi.
İbn-i Ömer (r.a.): "Bu balığı götür ona ver, verdiğin parayı da geri alma. Muhakkak ben Resûlullâh Efendi-miz'den (s.a.v.) işittim, buyurdular ki:
"Hangi kimse canı bir şeyi çok arzu ettiği halde arzusunu yenerek bir müslüman kardeşini kendisine tercîh ederse, Allâhü Teâlâ onu elbette bağışlar."
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder