LATİFE VE ALAY
Resûlullâh (s.a.v,) buyurdular ki: "Kardeşinle münakaşa ötme ve ona şaka yapma."
Şakada yasaklanan, onda ifrat (aşırı) derecesine varmaktır. Zîrâ bu, çok gülmeye sebep olur. Çok gülmek ise kalbi öldürür. Resûlullâh (s.a.v.) bir hadîs-i şeriflerinde şöyle buyurdular: "Ben elbette latîfe ederim, ama ancak hakkı söylerim."
Resûlullâh (s.a.v.) Suheyb (r.a.)'a "Gözün ağrıdığı hâlde hurma mı yiyorsun?" deyince Suheyb (r.a.) "Ağrımayan tarafı ile yiyorum." demiş ve Resûlullâh (s.a.v.) tebessüm etmişti.
Alay etmek haramdır. Ailâhü Teâlâ "Bir kavim diğer kavim ile alay etmesin..." (Hucurât sûresi, âyet 11) buyurmuştur. Bunun mânası küçük düşürmek ve insanların kusurlarına dikkat çekmektir. Bu, çoğu kere sözlü ve fiilî olarak anlatmak şeklinde olur. Resûlullâh (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "İnsanlarla alay edenler İçin cennetten bir kapı açılır ve "gel gel" denilir. Sıkıntılı ve dertli olarak gelir fakat kapı kapanır. Sonra başka bir kapı açılır. "Gel gel" diye çağrılır. Sıkıntılı ve dertli olarak geldiğinde kapı yine kapanır. Bu hal o kadar devam eder ki, cennetin kapısı açılıp "gel" dedikleri halde adam artık gitmez,"
Muâz bin Cebel (r.a.)'ın rivayet ettiği bir hadîs-l şerifte buyurulmuştur: "Kim din kardeşini tevbe ettiği İr günâhından dolayı ayıplarsa aynı hatâyı İşlemeden ölmez."
NASÎHATİN ÂDABI
Bir zât Abbasî halîfelerinden Me'mûn'a sert bir lisân ile nasîhat edince halîfe şöyle dedi:
"Efendi, tatlı konuş. Ailâhü Teâlâ senden daha iyisini (Mûsâ a.s.) benden daha kötüsüne (Firavun'a) gönderdi de ona yumuşak konuşmayı emretti ve (meâlen):
"Ona yumuşak dille söz söyleyin, belki öğüt dinler veya korkar." (Tâhâ Sûresi, âyet 44) buyurdu.
İrşâd edecek, nasihatte bulunacak zât, peygamberlere uymalı ve onların sünneti, ahlâkı üzere olmalıdır. |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder