28 Ekim 2010 Perşembe

27 Ekim 2010















 

 


  

    























Bugün     27 Ekim 2010         19 Zilkade 1431 T.Evvel: 14 Hızır 175 Halep'in İngilizlerce İşgali (1918)-Balkan Antlaşmasının Kabulü (1932)-Balık Fırtınası


HADİS-İ ŞERİF


 


Kıyamet günü bir adam getirilip ateşe atılır. Karnındaki barsakları dışarı çıkar. Onları, eşeğin değirmen taşını dönderdigi gibi dönderir. Derken, cehennem ahalisi etrafında toplanır ve: "Ey fülan, sen dünyada iken (bize) ma'rufu emderip, münkerden nehyetmiyor muydun?" derler. O: "Evet, ma'rufu emrederdim ama kendim yapmazdım, münkeri yasaklardım ama kendim yapardım" diye cevap verir. Ravi: Müslim, Zühd 61


 


AKÎKA KURBANI


Yeni doğan çocuğun başındaki tüylere 'akîka' ismi verilir. Çocuk için Cenâb-ı Hakk'a şükür olarak kesilen kurbana da 'akîka kurbanı' denir.


Akîka kurbanı kesmek müstehabdır. Akîka kurbanı çocuğun doğduğu günden itibaren kesilebilir. Yedinci günü kesmek efdaldir.


Kurban olmaya elverişli bir hayvan akîkaya da yeterli olur. Erkek ve kız çocuğu için birer kurban kesiJebilir. Erkek çocuk için iki kurban kesilmesi de uygundur.


Akîka kurbanı kesilirken anası yahut babası "Yâ Rab-be'l-âlemin, bu benim çocuğumun akîkasıdır. Onun ce­hennem ateşinden kurtuluş fidyesi olsun." diye duâ eder.


Vaktiyle akîka kurbanı kesilmemiş olan kimse kendi nâ­mına bir kurban kesebilir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri, Allâhü Teâlâ'nın emri ile peygamberliğini ilân etmesinden sonra kendileri için ve iki torunlarının do­ğumlarında onlar için akîka kesmişlerdir.


Akîka kurbanının kemikleri, çocuğun sağlık ve selâ­metine bir hayır dileği olsun diye kırılmayıp ek yerle­rinden ayrılabilir veya çocuğun mütevazı olmasına ye kötü huylardan korunması bir temennîsi ile kırılabilir. İkisi de müstehap görülmüştür.


Akîka kurbanının etinden sahibi yiyebilir, başkalarına yedirebilir ve etin bir kısmını, tamamını veya kurbanın kendisini bağışlayabilir.


Çocuklar Allah'ın lütfudur. Bu kurbanlar da o lûtfa kar­şı birer şükran ifadesidir.


SAĞLIK:                                          BURUN KANAMASI


Burun kanamaları, hassas kan damarlarıyla kaplı olan ve burun deliklerini ayıran kıkırdakta görülür. Daha derin­de olan ve durdurulması zor olan kanamalarda, baş geri­ye eğilmeden dik olarak oturmak veya ayakta durmak gerekir. Dik olmak, kanın burun damarlarına akışını ya­vaşlatır. Burun, baş ve işaret parmağıyla sıkılır ve ağız­dan nefes alınır. Bu şekilde 5-10 dakika devam edilir. Kanama durdurulamazsa âcil tıbbî yardım istenir.


 


FIKRA


 


Temel Amerika'da hakimdir. Bir gün mafyanın bir davası olur. Mafya elemanları Temel'i tehdit etmektedirler. Temel'e "Bak bizim adamımızın cezası idam, ama sen ne yap ne et, bunu on yıla indir!.." demişler. "Ya yaparsın ya da seni vururuz!.." demişler. Dava günü gelmiş. Temel jüri üyeleriyle beraber karar vermek üzere içeri girer. Aradan 1 saat geçer, tık yok. 2, 3, 4, 5 saat geçer gene tık yok. 6. saatte nihayet odanın kapıları açılır. Temel ve jüri üyelerı çıkarlar. Mafya elemanları Temel'e sorarlar "Niye o kadar uzun kaldınız içeride? On yıla indirdin mi cezasını?" Temel sakin bir üslupla "Evet, biraz zor oldu ama on yıla indirdim. İçeridekiler beraat diye tutturdu!.."


GÜNÜN SÖZÜ


 


İnsanların en kötüsü, iyiliği kötülükle karşılayan ve insanların en iyisi, kötülüğe karşı iyilik yapandır ( Hz Ali ra )


YEMEK MENÜSÜ


·          SEBZELİ KÖFTE


·          ERİŞTE


·          ÇOBAN SALATA


·          TARHANA ÇORBA


ÇOCUĞUNUZA İSİM


Erkek: ŞAKRAK: (Ar.) Er. - San asma nevinden bülbül gibi öten bir kuş.


Kız: ŞAKİRE: (Ar.) Ka. - Şükreden, durumundan memnun olan. Allah'a şükreden. Kur'an'da çok sık geçen kelimelerden biridir.


MANİ


 


Ne uyursun ne uyursun
Bu uykuyla ne bulursun
Al abdesti, kıl namazı
Cenneti alayı bulursun


KARİKATÜR


Peynir 


BİLMECE


- Türkiye’nin en efendi ilçesi hangisidir?


Cevabı Yarın.


Dünkü Cevap: Köşede buluşalım

 



.. 


  


   

emel

25 Ekim 2010 Pazartesi

26 Ekim 2010
















































































Bugün     26 Ekim 2010         18 Zilkade 1431 T.Evvel: 13 Hızır 174 Türkmenistan'ın Bağımsızlığı (1991)-Trabzon'un fethi (1461)-Haçova Zaferi (1596)-Hasta Hakları Günü


HADİS-İ ŞERİF


 


"Allah celle şânühü mahlukâtın olmasına hükmettiği zaman -Müslim'in rivâyetinde: "Allah mahlükâtı yarattığı zaman"- yanında bulunan, Arş'ın gerisindeki bir kitaba şunu yazdı: "Muhakkak ki rahmetim gazabıma galebe çalmıştır." Ravi: Buhari, Tevhid 15


 


TRABZON'UN FETHİ


Fâtih Sultan Mehmed devrinde Akkoyunlu sultanı Uzun Hasan, Osmanlı devletinin doğuda en mühim rakibi hâline gelmişti (1459). Uzun Hasan, Fâtih Sultan Mehmed'e elçi göndererek himayesindeki Trabzon Rum İmparatorluğunun Osmanlı hazinesine haraç ver­mekten affını rica etmiştir. Müsbet bir cevap alamayınca Osmanlı hududunu aşarak Koyunluhisar Kale'sini zap­tedip açıktan açığa hasım vaziyetine geçmişti. (1461)


Bunun üzerine Fâtih Sultan Mehmed sefere çıkmış, Koyuniuhisar'ı geri aldıktan sonra Bulgar dağına doğru ilerlemiştir. Gümüşhane dağlarından bir yüksek tepenin önünde Uzun Hasan'ın anası Sâre Hatun, birtakım elçiler ve hediyelerle Fâtih'in ordugâhına gelip arz ettiği oğlunun sulh isteği, Trabzon seferinde tarafsız kalması şartıyfa kabul edilmiş ve Sâre Hatun seferin selâmetini temin için seferin sonuna kadar Osmanlı ordusunda alıkonulmuştur. Fâtih Sultan Mehmed, bu Hatuna çok hürmet etmiş, "Ana" diye hitâb etmiştir.


Gümüşhane'nin sarp ve karlı dağlarından ve orman­larından yol açtırarak ordusunu aşırıp geçiren Fatih'in bu çetin hareketi İstanbul muhasarasında karadan gemi yürütmesi kadar büyük bir muvaffakiyettir.


Bu çok güç hareket esnasında Fâtih'in Bulgar dağı yamaçlarından yayan çıkmak mecburiyetinde kaldığını gören Sâre Hatun:


-   Hey oğul, bu Trabzon'a bunca zahmet nedendir? deyince Sultan,


-   Hey ana, bu zahmetler Trabzon için değildir. Bu zahmetler Allah için, din içindir. Zîrâ elimizde İslâm kılıcı vardır. Eğer bu zahmeti etmezsek bize gazi demek lâyık olmaz. Yarın Hak huzurunda mahcup oluruz.


Trabzon imparatoru hem karadan, hem denizden ku­şatılmış ve şiddetli muhasara edilmiş ve kayıtsız şartsız teslim olmaya mecbur bırakılarak feth edilmiştir.


 


FIKRA


 


Galatasaray teknik direktörü Fatih Terim"e sormuşlar, "Maçlarda nasıl bu kadar gol atıyorsunuz?" diye. Terim de cevap vermiş "Ben futbolcuları hem fiziksel hem de zihinsel olarak çalıştırırım. Gel bakayım Hakan şaban oğlum. Söyle bakalım babanın çocuğu ama senin kardeşin olmayan kimdir?" Hakan: "Bu çok kolay bir soru, tabii ki benim...” demiş. Terim "Aferin oğlum!.." Bunu duyan Şenol Güneş gitmiş kendi takımı Trabzon’a da aynı tekniği uygulamaya karar vermiş. "Oğlum Hami gel bakayım. Söyle bakayım babanın oğlu ama senin kardeşin olmayan kimdir?" Hami: "Ben biraz koşayım koşarken düşüneyim hocam...” demiş. Sahanın öteki yanındaki Abdullah'a gitmiş, soruyu tekrarlamış. Abdullah: "Çok basit, tabii ki ben..." demiş. Hami: "Hocam cevabı buldum... Cevap Abdullah..." deyince, Şenol Güneş: "Olur mu lan!.. Cevap Hakan Şükür’dü!..”


GÜNÜN SÖZÜ


 


İnsanlar vardır ki, ancak bir müddet ağızlarda dolaşan türkülere benzerler ( La Rochefoucauld )


YEMEK MENÜSÜ


·          SALÇALI KÖFTE


·          BULGUR PİLAVI


·          ÇOBAN SALATA


·          MEYVE


ÇOCUĞUNUZA İSİM


Erkek: ŞAİR: (Ar.) Er. - Şiir yazan kimse, ozan.


Kız: ŞAKAYIK: (Ar.) Ka. - Bahçelerde yetiştirilen, pembe, kırmızı alaca çiçekler açan, çok yıllık süs bitkisi.


MANİ


 


Bağa girdim nar için
Dolaşırım yar için
Anneler kız büyütür
Delikanlılar için


KARİKATÜR


 Dini karikatürler


BİLMECE


Bir duvar bir duvara ne demiş?


Cevabı Yarın.


Dünkü Cevap: Gece bekçileri

 

25 Ekim 2010






































Bugün     25 Ekim 2010         17 Zilkade 1431 T.Evvel: 12 Hızır 173 Uluğ Beğ'in Vefatı (1449)-Suların soğuması-ABD'de ilk renkli TV kullanımı başladı (1951)


HADİS-İ ŞERİF


 


Bizimle münafıklar arasında yatsı ve sabah namazlarında hazır bulunma farkı vardır. Onlar bu iki namaza muktedir olamazlar. Ravi: Muvatta, Salâtu'l-Cemâ'a 5


 


KABİR AZABI


Ashâb-ı Kirâm'dan Berâ b. Âzib (r.a.) buyurdular: Resûlullah (s.a.v) ile beraber Ensâr'dan birinin cena­zesinde bulunduk. Kabristana kadar vardık. Henüz ka­bir kazılmamıştı. Resûlullah (s.a.v) bir yere oturdu, Biz de etrafında oturduk. Sanki başımızda kuş konmuş gibi (sessizce bekliyorduk).


Resûlullah (s.a.v) elinde bir sopa, yeri kazıyor (eşeliyor)-du. Sonra başını kaldırdı ve "Kabir azabından Allah'a sığının." buyurdu. Bunu iki veya üç kere tekrarladı.


ANNELERİN DİKKATİNE


  Bebeğe verilen oyuncak yumuşak olmalı, kenarları incitecek kadar sert olmamalı.


  Bebekler banyoda, yatakta ve masada -kapı zili veya telefon çalsa bile- yalnız bırakılmamalı.


  Bebekler -yatağın ortasında bile olsa- düşmesini ön­lemek İçin etrafına destek konulmadan uyumaya bırakıl­mamalı.


  Evde merdiven varsa bebeğin geçmemesi İçin kapı vb. bir enael olmalı.


  Elektrik prizlerinin üzerini bantlamalı veyi kapaklı prizler takılmalı.


  Temizlik maddileri, sinek ilacı vb. ilaçlar ve zehirli maddeler çocukların ulaşamayacağı yüksek bir yere veya kilitli bir dolaba konulmalı;


  Çiçekler, vazolar çocukların uzanamayacağı ve al­tındaki örtüyü çekemeyeceğl şekilde konulmalı.


  Çocuk evde ve arabada hiçbir zaman yalnız bırakılmamalı.


  Kibrit ve çakmaklar, çocukların erişemeyeceği yer­lere konulmalı.


  Yemek pişirirken tencere kulpları, tava sapları ocağın arkasına doğru çevrilmeli.


  Çocuk kucakta iken asla sıcak meşrubat içilmemeli, çocuğun çekebileceği masa örtüsünün kenarına çay, kahve gibi şeyler bırakılmamalı.


  Banyoda suyun sıcaklığı bizzat kontrol edilmeden çocuğun üzerine dökülmemeli.


 


FIKRA


 


Temel uçağa binmiş, bir koltuğa oturmuş. Koltuğun sahibi gelmiş, kendi yeri olduğunu söylemiş, dinletememiş. Kaptana başvurmuş. Kaptan gelip Temel'in kulağına bir şeyler fısıldamış. Temel hemen kalkıp kendi yerine geçmiş. Kaptanın ne söylediğini merak etmişler. Kaptan, "Bu oturduğun koltuk Trabzon'a gitmez!.."


GÜNÜN SÖZÜ


 


İnsan ile insan arasında fark vardır Bir demirden hem nal hem de kılıç yaparlar ( Nizami )


YEMEK MENÜSÜ


·          TERBİYELİ KÖFTE


·          SOSLU MAKARNA


·          M.SALATA


·          T.HELVA


ÇOCUĞUNUZA İSİM


Erkek: ŞAİK: (Ar.) Er. - İstekli, hevesli.


Kız: ŞAİRE: (Ar.) Ka. - Kadın şair, daha çok unvan olarak kullanılır.


MANİ


 


İstanbul’a giderken
Sol tarafta hastane
Yârimin mektubunu
Eğlendirme postane


KARİKATÜR


 Karikatürler 7


BİLMECE


Hangi meslektekiler bir gün bile çalışmazlar?


Cevabı Yarın.


Dünkü Cevap: Baykuştur

 

24 Ekim 2010 Pazar

24 Ekim 2010






























































 
























Bugün     24 Ekim 2010         16 Zilkade 1431 T.Evvel: 11 Hızır 172 Birleşmiş Milletler Örgütünün Kuruluşu (1945)-Birleşmiş Milletler Günü


HADİS-İ ŞERİF


 


Kabirler, sahiplerine karanlıkla doludur. Allah, onlar için kıldığınız namazla kabirleri onlara aydınlatır Ravi: Müslim, 956


 


DÜNYA, ÂHİRETİN TARLASIDIR


İslâm dîni çalışmayı emretmiş, tembelliği şiddetle ya­saklamıştır. Kurin-ı Kerîm'de meâlen: "Hakîkaten İn­san İçin kendi çalıştığından başkası yoktur." (Necm-39) buyurularak dünyâ ve âhiret için çalışmanın ehem­miyetine işaret edilmiştir.


Dünya âhiretin tarlasıdır. Dünyâda ekmeyen âhirette biçemez, buyurulmuştur.


Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de: "Muhakkak Allâhü Teâla size çalışmayı farz kıldı, o halde çalışınız." bu­yurmuştur.


Çalışmamak tembelliktir, tembellik ise bir hastalıktır. İnsanları ibâdetten alıkoyar, âhiretini unutturur, ilim ve faziletten mahrum eder, ahlâkını bozar ki, Kur'ân-ı Ke-rim'de, hadîs-i şeriflerde yerilmiştir. Peygamber Efendi­miz (s.a.v.) meali: "Allah'ım tenbellikten ve acizlikten sana sığınırım." buyurmuştur.


"Boş duranı Allah da, kulu da sevmez." ve "Elden ge­len öğün olmaz, o da vaktinde bulunmaz." demişlerdir


Tembel tembel oturanlar, kıymetli vakitlerini boş şey­lerle harcayıp çalışmayanlar dünyada sefîl, âhirette rezil olurlar.


Çoluk çocuğunu helalden beslemek ve muhtaçlara yardım etmek niyetiyle çalışanların sevabı çoktur. Pey­gamber Efendimiz (s.a.v) "Hiç ölmeyeceğini zanne­den kimse gibi (dünya için) çalış. Yarın öleceğinden korkan kimse gibi de (dünyadan) sakın." buyuruyor.


Hayırlı bir kazanç için:


Helâlden kazanmalı, kimseyi aldatmamalı,


Doğru söylemeli, kandırmak için yemin etmemeli,


Alacağımızı kötülememen, satacağımız malı da öv-memeli,


Müşterileri hoş tutmalı, hırçınlık etmemeli,


Ticâret ile meşgul olurken ibâdetimizi ihmal etmemeli,


Aza kanaat etmeli,


Malın ayıbını, kusurlarını gizlememelidir.


 


FIKRA


 


Küçük Temel babasına sormuş "Baba ben ner’den geldim?" Temel uzun uzun ter dökerek arılardan ve kuşlardan başlayıp doğum olayını anlatmış. Sonra sormuş: "Bunu sormak nerden aklına geldi?" Temel "Cemal'e sordum, Of'tan geldiğini söyledi."


GÜNÜN SÖZÜ


 


İnsan da, hayvanlar gibi yabanidir Tek farkı, dik yürümesidir ( Philemon )


YEMEK MENÜSÜ


·          PÜRELİ KÖFTE


·          FIRIN MAKARNA


·          EZO ÇORBA


·          MEYVE


ÇOCUĞUNUZA İSİM


Erkek: ŞÂHZÂDE: (Fars.) Er. - Şehzade, şah oğlu, hükümdar çocuğu.


Kız: SAİKA: (Ar.) Ka. - İstekli, hevesli, şevkli.


MANİ


 


Davulumun ipi kaytan
Kalmadı sırtımda mintan
Verin ağalar bahşişimi
Sırtıma alayım mintan


KARİKATÜR


 Karikatürler 6


BİLMECE


En kibar kuş hangisidir?


Cevabı Yarın.


Dünkü Cevap: Konuşmadıkları zaman


































İzleyiciler