İSİMLERE DÂİR
Çocuğun ana babası üzerindeki haklarından birisi de ona güzel isim koymaktır. Zîrâ kıyamet gününde herkes ismi ile çağırılacaktır.
Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) güzel olmayan isimleri değiştirmiştir.
Erkeğe erkek, kıza kız ismi verilir.
Bir kimsenin ana babasına, hanımın kocasına ismi ile hitâb etmesi mekrûhdur. Birbirlerine saygılı ifâdelerle hitâb etmelidir. Zira ana baba ve koca hakkı pek büyüktür.
"ÂMÎN, MEKTUP ÜZERİNDEKİ MÜHÜR GİBİDİR"
Âmîn kelimesi "kabul et" demektir. Peygamber Efendimiz (sav): "Cebrâîl (as.) fatihayı okumayı bitirdiğimde bana âmîn demeyi telkîn etti." ve "âmîn, mektup üzerindeki mühür gibidir." buyurdular. Yani mühür mektubun gönderildiği zâttan başkasının içindekini bilmesine mani olduğu gibi âmîn de duayı, icabetten (kabul olunmaktan) mahrum edecek şeylerden korur, demektir. Mukâtil (r.h.) 'Âmin demek, duâ için bir kuvvettir ve rahmetin inmesini istemektir.' buyurmuştur.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) "Hıristiyanlar, âmin demenize hased ettikleri kadar hiçbir şeyde size hased etmezler." buyurmuştur. Mü'min duasına icabet edildiğini anlayınca Allah'a hamd eder. İcabet gecikse de yine hamd eder.
"Âmîn" kelimesi namazda Fatiha okunduktan sonra gizli olarak söylenmesi sünnettir. Hanefî mezhebinde namazda âmîn'i sesli okumak mekrûhdur. Sesli kılınan namazda imâm "veleddâllîn" dedikten sonra imâm ve cemâat gizli olarak âmîn derler.
Hadîsi şerîfte "İmâm âmîn dediği vakit sizlerde âmîn deyiniz. Zira kimin âmîni meleklerin âmînine muvafık (denk) gelirse geçmiş günahları mağfiret olunur." buyurulmuştur.
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder