CAN BEDENDEN ÇIKAYINCA
Kara haber tez duyulur, unutsun beni demişsin,
Bende kalan resimleri, mektupları istemişsin.
Üzülme sevdiceğim, bir daha çıkmam karşına,
Sana son kez yazıyorum, hatıralar yeter bana.
Kurumuş bir çiçek buldum, mektupların arasında,
Bir tek onu saklıyorum, onu da çok görme bana.
Aşkların en güzelini, yaşamıştık yıllarca,
Bütün hüzünlü şarkılar, hatırlatır seni bana.
Kırıldı kanadım kolum, ne yerim var ne yurdum,
Gurbet ele düştü yolum, yuvasız kuşlar misali.
Selvi boylum senin için, katlanırım bu yazgıya,
Böyle yazmışsa Yaradan, kara toprak yeter bana.
Unutma ki dünya fâni, veren Allah alır canı,
Ben nasıl unuturum seni, can bedenden çıkmayınca.
(Barış Manço)
NİĞBOLU ZAFERİ
Osmanlıların Avrupa'da ilerlemelerinden sonra, sıranın kendilerine geldiğini anlayan Macar Kralı, öteki Avrupa devletlerinden yardım istedi. Bunun üzerine Fransa, İngiltere, Almanya ve diğer ülkelerin askerleri Macaristan'da toplandılar. Bu ordu, Türkleri Avrupa'dan çıkarmak için harekete geçti. Geçtikleri yerlerdeki halka zulmederek ilerleyen Haçlılar, Niğbolu Kalesi'ni kuşattılar. Yıldırım Bayezid Hân, bunu duyunca ordusunun başında hemen harekete geçti. Kaledeki Türk askerleri çok azdı. Ancak kale komutanı Doğan Bey, çok değerli bir komutandı. Kaleyi teslim etmeyerek Yıldırım Bayezid'e zaman kazandırdı. Osmanlı Ordusu kısa zamanda Niğbolu önlerine geldi. Burada 25 Eylül 1396 günü tarihin en büyük meydan savaşlarından, biri yapıldı. Haçlı ordusu yenildi. Bu savaşta Haçlılar 100-120 bin, Osmanlılar ise, 60-70 bin kişi idiler. |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder