SEVDİKLERİNLE BERABERSİN
Enes b. Mâlik (r.a.) rivayet ediyor: Bir defasında Resûlullâh (s.a.v.) ve ben mescidden çıkıyorduk. Mescidin eşiğinde bir adamla karşılaştık. Adam,
- "Yâ Resûlallah! Kıyamet ne zaman kopacak?" diye sordu. Resûlullâh (s.a.v.):
- "Sen onun için ne hazırladın?" buyurdu. Adam:
- "Yâ Resûlallah! Ben onun için çok namaz, oruç ve sadaka hazırlamadım. Lâkin ben Allah'ı ve Resulünü seviyorum." dedi.
Bunun üzerine Resûlullâh (s.a.v.):
- "O hâlde, sen sevdiklerinle berabersin." buyurdular.
KÂNÛNÎ VE KÖYLÜ KADIN
1521 senesinde Belgrad'ı fetheden Kânûnî Sultan Süleyman payitahtına dönerken. Saçları dağınık bir Sırp kadın şiddetli ıstırap işaretleri vererek padişaha yaklaşabilmek için muhafızların arasına atıldı. Aklını kaçırmış olduğu sanılarak uzaklaştırılmak istendi. Fakat Sultan müsaade edilmesini emretti. Kadın, padişaha:
- Sultanım, dedi, senin askerlerin dün gece benim evimi yağma ettiler. Ben artık nereye gideceğim? Çocuklarımı, eşyamı, nafakamı nerede bulacağım?
Kânûnî Sultan Süleyman şu cevabı verdi:
- Eğer evinin uğradığı bütün bu zararlar seni uyandıramamış da sen ancak bu sabah onların farkında olabilmişsen, herhalde çok derin bir uykuya dalmış olmalısın!
- "Evet Sultanım, ben uykuya dalmıştım, çünkü zât-ı şahanenizin benim ve, bütün tebeanızın emniyet ve selâmeti için uyanık bulunduğunuzu sanıyordum!" deyince Sultan, vezirine mağdur kadına yirmi altın vermesini ve evinden alınan şeylerin tam olarak kendisine geri verilmesini ve kadının oturduğu köyün yıllarca vergiden muaf olmasını emretti."
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder