19 Nisan 2010 Pazartesi

20 Nisan 2010









































 























Bugün 20 Nisan 2010     6 C.Evvel 1431 Nisan: 7 Kasım 164 Peygamberimiz (s.a.v.)'ın (miladi tarihe göre) kainatı teşrifi (571)-Sitte-i Sevr'in evveli-Fırtına


HADİS-İ ŞERİF


 


Mü’min, kulluk elbisesi günahlarla yprandığında, onu tövbe iğnesiyle yamayandır. Talihli kişi, tövbesi üzerine ölendir. (Bezzar).


 


RESÛLULLÂHIN (S.A.V.) BİR MUCİZESİ


Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) Ashâbıyla bir mahalde otururlar iken avladığı keleri bineğinde taşıyan bir A'râbî onları görüp yanlarına vardı. Keleri çıkardı ye "Yâ Mu-hammed, Lât ve Uzza adına şu keler sana îmân etme­dikçe îmân etmem, eğer ederse, îman ederim." dedi.


Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) "Ey keler!" buyurunca; o "Lebbeyk ve sa'deyk: (buyurun) ey Allah'ın Resulü" diye­rek herkesin anlayacağı fasîh Arapça ile cevâb verdi.


Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.): "Kime ibâdet edersin" diye sordu: "Kudretiyle gökleri ve arşı ihata eden, rahmeti cennette, azabı cehennemde olan Âllâhü Teâlâ'ya" dedi. "Ben kimim" diye sordu, "Muhakkak sen âlemlerin Rab-b'inin resulü, peygamberlerin sonuncususun. Seni tasdîk eden kurtulur, yalanlayan hüsranda kalır." dedi.


Bunun üzerine A'râbî kelime-i şehâdet getirdi ve "Ey Allah'ın Resûlu, sana gelirken yeryüzünde senden daha düşman olduğum kimse yoktu. Ancak şu anda Allah'a yemîn ederim ki sen bana nefsimden, evlâ­dımdan daha sevgilisin. Sana basımdaki saçım, be-denimdeki her kılım, içim ve dışım, gizli ve aşikârım, hepsi îmân etti." dedi.


Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) "Seni dâima âlî olup, on­dan yükseği olmayan bu dîne hidâyet eden Allah'a ham-dolsun. Allah bu dîni ancak namaz ile kabul eder. Nama­zı da ancak'Kur'ân ile kabul eder." buyurdu. Arabî "Bana öğret." dedi. Resûlullâh ona, Fatiha süresiyle İhlâs sûre­sini belletti ve namaz kılmasını öğretti.


Sonra Resûlullâh "Senin malın var mıdır?" buyurdu. "Kavmim içinde benden fakir kimse yoktur." deyince, As­habına "Ona veriniz." buyurdular. Razı oluncaya kadar ona verdiler.


A'râbî oradan ayrıldı, bin kılıçlı suvarîye rastladı. Onlara "Nereye gidersiniz." diye sordu. "Atalarımızın dinini yalan­layıp peygamberlik iddia eden kimseyi arıyoruz." dediler. Arabî şehâdet getirdi ve onlara hâdiseyi anlattı. Hepsi bir­den îmân ettiler ve Resûlullâh'ın huzuruna varıp, "Emret Yâ Resûlallâh" (emrine amadeyiz) dediler. Hz. Peygamber (s.a.v.) onları Hâlid bin Velîd (r.a.)in emrine verdiler. (Dare kutnî, Beyhakî, Hâkim)


 


FIKRA


 


Nasreddin Hoca, bir kış günü köye gitmek için yola çıkar Her taraf buz tutmuştur Birden çevresini köpekler sarar Taş almak için eğilir Ama hangi taşa el atsıysa bir türlü yerinden kıpırdatamaz Köpeklere bakarak elini açar:


-"Ey Allah'ım bu nasıl ülke? Taşları bağlayıp köpekleri salmışlar"


GÜNÜN SÖZÜ


 


Erişmek istedikleri bir hedefi olmayanlar, çalışmaktan zevk almazlar. Emile Raux


YEMEK MENÜSÜ


·   Şehriye çorba


·   Taskebabı


·   Sade pilav


·   Meyve


ÇOCUĞUNUZA İSİM


Erkek: USER: (Tür.) Er. - Akıllı kişi.


Kız: TANYERİ: (Tür.) - Güneş doğmak üzereyken, ufukta hafifçe aydınlanan yer. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.


MANİ


 


İstanbul'a giderken
Hangi rüzgârlar esti
O güzel saçlarını
Hangi berberler kesti


KARİKATÜR


 


BİLMECE


Çekyata neden çekyat deriz?


Cevabı Yarın.


Dünkü Cevap: Hatıralar sarmış dört bir yanını


bvK.gif picture by Lilith_RJ2


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İzleyiciler