DÖRT VASIF
İnsan her an tehlike ve hüsrandadır, ancak Asır sûresinde bildirilen şu dört vasfa sâhib kimseler hüsranda değil, kârdadır.
Birincisi: Allâhü Teâlâ'ya, resulüne ve âhiret gününe îmân edip ihlâs ile ibâdete ikrar vermiş, mü'mın ile kafirin haklı ile haksızın Allah yanında farkı olduğuna ve hayır amellerin iyi, şer amellerin ise kötü cezasının verileceğine, âhiret gününe inanmış olanlar.
İkincisi: îmân ile sâlih amel işleyenler. Yâni îmânları yalnız gönül ve dillerinde kalmamış, bütün hislerine, akıl ve irâdelerine sâhib olarak yaptıkları işleri Allah'ın rızasına, emirlerine uygun yapmışlar, kendileri ve bütün insanlık için sonu hayır ve menfaat olan güzel amelleri, emrolunan vazîfeleri yapmışlar, yasaklananlardan kaçınmışlardır. Üçüncüsü: Birbirlerine ikiyüzlülük etmeyip fâni, geçici ve aldatıcı şeylere aldanmayıp hep birbirlerine hakkı tavsiye etmişler, dâima hak ve istikamet üzere hareketi tavsiye ve nasihat etmişlerdir.
Dördüncüsü: Zamanın acâibliği, hüsrana gidenlerin çokluğu karşısında hayır yapmak ve hak söylemek, hak yolunda gitmek, birçok acılar çekmeğe, zorluklara katlanmaya bağlıdır. İşte bunlara karşı hak ve hayır yolunda birbirlerine sabrı tavsiye etmiş olanlar ziyanda degıl kârdadır.
İMÂM ŞAFİÎ, İMÂM MÂLİKİ ANLATIYOR
"Mâlik bin Enes ve Süfyan bin Uyeyne olmasaydı, Hicaz kıt'ası ilimden mahrum olurdu."
"Onun meclisinde herkes sükût ederdi. Kendileri de lüzumsuz konuşmazlardı. Arzu eden bir hadîs-i şerif sual ederse cevabı verilirdi. Çok kere imâmın izni ile biri okur, meclistekiler dinlerlerdi."
"Son nefeste kelime-i şehâdeti söyledikten sonra Rum sûresinin '...Emir Allah'ın, ve o gün mü'minler Allah'ın nusreti (yardımı) ile ferahlanacaklar.' mealindeki 4. âyet-ı kerîmesini okudular." Vefat ettiği vakit "Yeryüzünün alımı vefat etti." buyurdular. Rahmetullahi aleyh.
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder