VAHİY KÂTİBİ HZ. MUÂVİYE
Hz. Muâviye (r.a.), Mekke'nin fethinde babasıyla birlikte Resûlullâh (s.a.v.)'ın önünde îmâna gelmiştir. Hz. Ömer ve Hz. Osman zamanlarında Şâm valisi idi. H.41 (m. 661) senesinde, Hz. Hasan'ın, kendi arzusuyla, Hz. Muâviye lehine feragat etmesi üzerine halîfe oldu. Bütün müşlüman memleketleri halkı razı olduklarından o seneye Âmü'l-cemâ'a: Birleşme yılı ismi verildi.
Hilâfeti zamanında batıda Kayrevân'dan, doğuda Bu-hârâ'ya Yemen'den İstanbul'a Yemen, Hicaz, Şam, Mısır, Mağrib, Irak, Cezire, Azerbaycan, Anadolu, Iran, Horasan, Cibâl, Deylem ve Mâverâünnehr ülkelerinde bulunan bütün şehirlere İslâm'ın nuru ulaşmıştı.
Resûlullah'ın sohbetinin bereketi sebebiyle dîne aykırı hiçbir iş yapmazdı.
Hikmetli sözlerinden: Kendisine Allâhü Teâlâ'dan başka yardımcı bulamayan kimseye zulm etmekten (ve idarem altında zulm edilmesinden) haya ederim.
Muhakkak ilimlerin tamamını zabt etmeye (öğrenmeye) gücün yetmez. Öyle ise sen onlardan faydalı olanını öğren ve ihtiyâcın olmayanını terk et. Zira öyle ilimden ne sen faydalanırsın, ne de senden başkası istifâde eder.
Gerçek garib edebden mahrum olandır. Sana bir edebsizlik edildiğinde susmayı tercih et, zira o en büyük edebdir.
Her israf eden aynı zamanda bir hakkı da zayi etmiş olur.
Bütün insanları kendimden razı etmeye gücüm yeter; Ancak nimete haset eden (çekemeyen) hâriç. Zira onu razı edecek tek şey o nimetin kaybolmasıdır.
Size sıkıntı veren her hususta onu aşana kadar hilmi ve tahammülü tavsiye ederim. Sonra fırsat elinize geçtiğinde de bağışlama ve ihsan etme yolunu tutunuz.
Hz. Muâviye (r.a.) yaşı doksana ulaşmış bir Şâmh'ya her geldiğinde saygı göstererek ayağa kalkardı. Sebebini sordular. "Onda Resûlullâha benzerlik vardır. Resûlluha hürmetimden kalkarım,” buyurdu.
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder