HER NEFESTEN SUAL
Bir mü'minin Allâhü Teâlâ'dan isteyeceği iki şey vardır ki biri son nefesde îmân selâmeti, birisi de kıyamet günü peygamberler ve bütün evliya ve halk içinde ayıb-larının meydâna çıkmaması ve Allâhü Teâlâ'nın "Settâr" ism-i şerîfi ile örtülmesidir.
İnşânın her nefesi son nefesdir. Yâni bir nefes inşâna ömründe bir kere gelir. İkinci defada gelen nefes başka nefesdir. Tesbîh çeker gibi birbiri ardınca dizilmiştir. Bu nefesler üzerine me'mûr melek her bir nefes insandan ne hâl üzre çıkarsa mühürleyip ilâhî hazînede muhafaza eder. Kıyamet günü meydâna çıkarılıp mührü açılınca ne hâl ile mühürlendi ise ol hâl ve ol kıyafetle zuhur eyler. Herkes baliğ olduğundan ölünceye kadar ne kadar nefes aldı verdi ise her bir nefesden su'âl edilir.
Nitekim âyet-i celîlede buyuruldu: -meâlen- "Defter de konulmuştur, artık o mücrimleri görürsün; bulundukları korkudan titreşiyor ve diyorlardır: 'Eyvah bize! Bu defter de ne acâyib; ne küçük bırakmış, ne büyük; hepsini zaptetmiş' ve bütün yaptıklarını hazır bulmuşlardır, Rabb'in kimseye zulmetmez." (Kehf, 49)"
İSLÂM TÂRİHİ: YERALTI CAMİİ: KURŞUNLU MAHZEN
Yeraltı Camii, Peygamber Efendimiz'in hicretinin yüzüncü senesinde Emevîler tarafından İstanbul'un Galata tarafı fetholunduğu zaman beş vakit namazı edâ için bina olunmuştur. İslâm askeri yedi sene kadar burada kaldıktan sonra Şam'a dönerken bazı eşyalarını cami içine koyup kapısına da güzelce kurşun akıtmış olduklarından Kurşunlu Mahzen ismiyle meşhur olmuştur.
Sultân Birinci Mahmud Hân zamanında tamir ve tez-yîn edildiği sırada Galata kulelerinden biri uzun müddet minare yerine kullanılmıştır. Camiin içinde üç kabir mevcut olup bunlar İstanbulun fethine gelen Ashâb-ı Kirâm'dan Âmr bin Âs, Vehb bin Hüşeyre ve tabiînden Süfyân bin Uyeyne'ye (r.anhüm) aittirler.
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder