KABİR ÂLEMİ- ŞEFAAT- KÜFRE GÖTÜREN BÂZI ŞEYLER
• Kâfirler ve bâzı günahkâr müminler için kabir azabı haktır. Dînin emirlerini yerine getiren, ibâdet eden müslümanların da kabirde ni'met içinde bulunmaları haktır. Allâhü Teâlâ (meâlen): "Ateş ki, onun üzerine sabahleyin ve akşamleyin arz olunurlar ve kıyamet kopacağı günde 'Firavun'un ailesini azabın en şiddetlisine (atınız)' denilir.".(Mü'min-46) buyurmuştur. Peygamber Efendimiz'de: "İdrâr(bevil sıçramasından sakınınız. Zîrâ kabir azabının çoğu ondandır." ve "Kabir, ya cennet bahçelerinden bir bahçe veya cehennem çukurlarından bir çukurdur." buyurdular.
• Münker ve Nekîr'in suâli haktır. Bu iki melek kabre gelip insana rabbinden, dîninden, peygamberinden suâl ederler.
• Allâhü Teâlâ -helâl kabul edilmemesi şartıyla- büyük günahları affedebilir. Ancak günâhı helal saymak küfürdür.
• Büyük günah işleyen (şefaati inkâr etmeyen) kimselere peygamberlerin ve hayırlı kimselerin şefaat edeceği hadîs-i şeriflerle sabittir.
• Tevbe etmeden ölseler de büyük günah işleyen müminler cehennemde ebedî olarak kalmazlar. Çünkü Allâhü Teâlâ -meâlen- "Kim zerre miktarı hayır yaparsa onun karşılığını görecektir." (Zilzâl-7) buyurmuştur. İmânın kendisi hayırlı bir ameldir.
• Din ve mukaddesat ile alay etmek küfürdür. Çünkü bu yaptığı, dîni yalanladığının alâmetidir.
• İslâm dîninde haram olduğu kat'î olarak bilinen; (meselâ) nikah düşmeyen biri ile nikahlanmak, şarab içmek, ölü hayvan eti, kan ve hınzır eti yemek gibi haramları helâl kabul ederek işlemek küfürdür.
• Müslüman birinin Allâhü Teâla'(nın rahmetimden ümidini kesmesi; "Allah beni affetmez, cennetine koymaz." demesi yahut azabından emîn olması da küfür dür. Çünkü Allâhü Teâlâ "...Allah'ın rahmetinden ancak kâfirler topluluğu ümîdini keser." (Yûsuf-87) ve "Allah'ın mekrinden ancak hüsrana uğrayan topluluk emîn olur." (Araf, 99) .buyurmuştur. Mü'min, korku ile ümîd arasında olur.
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder