NASÎHAT:...ALLAH YOLUNDA HİZMETİN MÜKÂFATI
Resûlullâh'ın (s.a.v.) ashabından biri, içinde tatlı ve güzel bir su pınarının bulunduğu bir vâdîden geçti. Pınarın güzelliğine hayran kaldı ve 'Keşke insanlardan ayrılsam da bu vâdîde ikâmet etsem! Fakat Resûlullâh bana izin vermeden ben asla böyle bir şey yapamam.' dedi. Sonra gidip durumu Resûlullâh'a (s.a.v.) anlattı. Resûlullâh (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Böyle bir şey yapma. Muhakkak sizden birinizin Allah yolunda bulunması evinde yetmiş sene namaz kılmasından daha faziletlidir. Allah'ın sizi bağışlamasını ve cennete koymasını istemez misiniz? Allah yolunda cihâd ediniz. Kim devenin sağılacağı bir vakit kadar Allah yolunda cihâd ederse, cennet ona vâcib olur."
"TEDBİR GİBİ AKIL YOKTUR"
Sultan Yıldırım Bâyezîd Han Niğbolu'yu ve Silistre'yi fethedip Eflak'a geçti. Eflak Beyi Mirce, askeriyle Sultan Bayezid'e karşı geldi. İki ordu arasında akşama dek cenk oldu. Akşam olunca iki taraf at üzerinde oturdular. Gece oldu. Sultan Yıldırım Bâyezîd Han'ın veziri Ali Paşa o gece şöyle bir tedbir aldı: Meşaleleri yaktırdı. Ne kadar şehit varsa savaş yerinde birini bıraktırmadı, hepsini taşıttı. Sabaha dek bu işi bitirdiler. Sabah olunca savaş yerinden göçüp gittiler. Eflak Beyi Mirce, Türk'ün gittiğini öğrenince, savaş yerine adam gönderdi. Gördüler ki, kendilerinden çok kişi kırılmış, yatar. Bu haberi alan Mirce dehşete kapılıp, ordum çok kırıldı, diye gönlüne korku düşüp savaş yerinden kaçıp gitti.
Sultan Yıldırım Bâyezid Han yüz aklığıyla Tuna'yı geçip, Niğbolu'dan Edirne'ye doğru geldiğinde arkasından Eflak Beyi Mirce bağlılığını bildirip haracını verdi.
BEYİT:
Kimsesiz hiç kimse yok, her kimsenin var kimsesi, Kimsesiz kaldım, yetiş, ey kimsesizler kimsesi.
(Rûşenî)
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder