5 Eylül 2010 Pazar

6 Eylül 2010



































Bugün 6 Eylül 2010    27 Ramazan 1431 Ağustos: 24 Hızır 124 Yavuz'un Tebrize Girişi (1514) - Bilecik, Gönen, Savaştepe, İnegöl, Yenişehir, Akhisar, Bayındır, Köşk, Söke ve Balıkesir'in Kurtuluşu (1922)-Şeyh Edebali'yi Anma Günü (Bilecik)


HADİS-İ ŞERİF


 


Kim (gasben başkasının) arazisine bir karış haksız tecavüz ederse yedi kat yerin dibine kadar boynuna dolandırılarak cezalandırılır.Ravi: Buhari, Bed'ül-Halk 2, Mezalim 13


 


SADAKA-İ FITIR (FİTRE)


Sadaka-i fıtır, Ramazan-ı Şerîfin sonuna yetişen ve aslî ihtiyaçlarından başka en az nisap miktarı (80.18 gr. altın veya ona denk miktarda) bir mala mâlik bulunan her müslüman için verilmesi vacip olan bir sadakadır.


Zekâtın farz olmasından önce, orucun farz kılındığı sene vacip olan sadaka-i fıtır orucun kabulüne, ölüm ânı­nın sıkıntılarından ve kabir azabından kurtuluşa vesî-ledir. Yoksulların ihtiyaçlarını gidermeye, bayram neşe­sinden onların da istifâde etmelerine bir yardımdır. Bu cihetle sadaka-i fıtır, insanî bir vazifedir.


Sadaka-i fıtır, her müslümanın kendisi ve fakir olan küçük çocuğu için de vaciptir.


Büyük çocuğun ve zengin olan çocuğun fitresi ba­basına vacip değildir.


Sadaka-i fıtır, Ramazan Bayramı'nın birinci günü fecr-i sâdıkın doğuşundan (sabah namazı vaktinin girmesinden) itibaren vacip olur. Fakat bundan daha önce de verilebilir. Tâ ki fakirler, bununla bayram namazına çıkmadan evvel noksanlarını tedârik edebilsinler.


Sadaka-i fıtır (fitre), Ramazan Bayramı'nın birinci günü fecrin doğusuyla vacip olduğundan fecirden önce çocuk dünyâya gelse onun için de sadaka-i fıtır vacip olur. Şa­yet fecirden sonra doğarsa bir şey lâzım gelmez.


Bir kimse, kendi idaresinde olmayan hanımının veya büyük evlâdının fitrelerini onların izinleriyle verebilir. Ken­di ailesi, idaresinde bulunduğu takdirde -âdeten izin bulunduğundan- izinleri olmaksızın vermesi de kâfidir.


Bir kimse kendi fitresini, fakir olan eşine, babasına ve­ya oğluna veremez.


Fitreyi bayram namazından sonraya bırakmak mek­ruhtur. Müstehap olan, namazdan evvel verilmesidir. Çünkü Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) "Bayram namazın­dan sonra verilen fıtra, diğer (nafile) sadakalardan bir sadakadır. Lâkin bayram namazından evvel verilen fıtra, Allâhü Teâlâ'nın indinde makbul olan bir sada­kadır." buyurmuşlardır.


 


FIKRA


 


Lokantada karşılıklı oturmuş, Oflu kabak, Arnavut pırasa yiyordu. Arnavut pırasayı methederken, cennet yemeği deyince, Oflu “Asıl cennet yemeği kabaktır!” dedi. Kabaktır, pırasadır diye atışırlarken çektiler tabancayı, ahçıyada çağırıp ona sordular: "Doğru söyle bakalım, cennetten önce kabak mı çıktı, pırasa mı?” Zavallı ahçı bakmış ki durum fena, işi şöyle tatlıya bağlamış: "Adem babamız cennetten çıkarken kabağı eline almış, pırasayı da kılıç gibi beline kuşanmış da öyle çıkmış!.."


GÜNÜN SÖZÜ


 


Akıllı kimsenin lisanı kalbindedir. Düşünerek söyler.


Hz.Ali (r.a.)


YEMEK MENÜSÜ


·   IZGARA KÖFTE


·   PİLAV


·   ÇOBAN SALATA


·   ŞEHRİYE ÇORBA


ÇOCUĞUNUZA İSİM


Erkek: ŞAHİD: (Ar.) Er. 1. Bir yerde bulunan, bir şeyi gören ve gördüğü ve bildiği şeyler konusunda bilgi veren kimse, tanık. 2. Bir akdin yapılması sırasında taraflardan birinin yanında hazır bulunan. 3. Doğrulayan, isbat eden. 4. Hz. Muhammed'in sıfatlarından.


Kız: SUZNÂK: (Fars.) Ka. 1. Yakan, yakıcı. Dokunaklı. 2. Türk müziğinde basit bir makam.


MANİ


 


Armudu taşlayalım
Dibinde kışlayalım
Sevdiğimi görünce
Maniye başlayalım


KARİKATÜR


 


BİLMECE


İpsiz ve mandalsız ne asılır?


Cevabı Yarın.


Dünkü Cevap: Futbolcuların kurduğu barajda


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İzleyiciler