HASTALIKLAR GÜNAHLARA KEFFÂRETTİR
Resûlullâh Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurdular:
"Muhakkak bir mü'min hastalandığı, sonra da afiyet bulduğunda (bu hastalık) geçmiş günahlarına keffâret, geleceği için de vaaz ve nasîhat olur.
Münafık hastalanıp sonra da afiyet bulunca sahibinin bağlayıp sonra bıraktığı deveye benzer. Deve, niçin bağlandığını ve niçin salıverildiğini bilmez."
"Muhakkak kula, Allâhü Teâlâ tarafından (manevî) bir makam verilmesi takdîr buyurulduğu zaman, -kul o makama ameli ile eremez ise- Allah o kimseyi cesedinde (hastalık) veya malına veya çocuklarına bir zarar vererek imtihan eder. Sonra -Allah'ın onun için takdir ettiği makamına erişene kadar- Allah onu bu musîbet üzerine sabra sevk eder."
SULTAN ÜÇÜNCÜ AHMED HAN
Osmanlı padişahlarının yirmi üçüncüsü ve Sultan Dördüncü Mehmed Hân'ın oğludur. Doğumu 1673, cülusu 1703 ve irtihâli 1736 yıllarındadır. Saltanatı 28 sene, 11 ay ve ömrü 65 senedir. Naaşı Bahçekapısı'nda Valide Türbesi'ndedir.
Son derece zeki, aynı zamanda hassas ve zarif bir zât olan Sultan Üçüncü Ahmed, hem hattat hem şâir olup ve şiirde mahlası "Necib"dir. Üçüncü Ahmed Han devri, Türk matbaacılığının kurulduğu ve ordunun yeni ihtiyaçlara göre ıslâhına teşebbüslerin başladığı devir sayılabilir.
Temeşvar'la Belgrad'ın elden çıkmış olmasına mukabil Venediklilerden Mora yarımadasıyla Aya-Mavri adasının ve Girit'teki son Venedik kalelerinin fethi, Rus Çarının ordusuyla beraber (Prut'ta) muhasara edilip aman dilemek mecburiyetinde bırakılması ve Ruslardan Azak havalisinin geri alınması gibi galibiyetler elde edilmiştir. Doğuda Safevîlerden Batf İran'ın alınması ile Güney Kafkasya'nın Osmanlı hâkimiyyetinde kalması gibi hâdiseler göz önüne alınırsa Osmanlı Devleti'nin de arazisinin genişlediği bir devir sayılır.
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder