KUR'ÂN-I KERÎM'E DÂİR BÂZI ÂDÂB
Kur'ân-ı Kerîm'e hürmet, mukaddesata hürmettendir. Bir Mushaf-ı Şerîf ele alınarak okunacağı zaman ab-destli bulunmak lâzımdır. Bu esnada kıbleye yönelmeli, hürmetli bir vaziyet almalıdır.
Abdestsiz olan bir kimse, Mushaf-ı Şerîf'i kılıfsız olarak eline alamaz. Abdullah bin Ebûbekir buyurdu: "Re-sûlullâh pederim(Ebûbekir)e Kur'ân-ı Kerîm'e ancak ab-destli olarak dokunmasını yazmış idi." Abdullah ibn-i Ömer'de (r.a.) Mushaf-ı Şerîf'e ancak abdestli olarak dokunur idi.
Mâlik bin Enes (r.a.) buyurdu: "Ashâb-ı Kiram Mushaf-ı Şerîf'i kılıfsız taşımazlardı."
Kur'ân-ı Kerîm, temiz yerlerde, avret mahalleri örtülü ve Kur'ân'ı dinleyecek vaziyyette bulunan kimselerin yanlarında seslice okunabilir. Temiz olmayan yerlerde veya avret mahalleri açık veya başka bir işle meşgul kimselerin yanlarında seslice okumak mekruhtur. Dışarıda bulunup okunan Kurân-ı Kerîm'e hürmet etmeyecek kimselerin işitecekleri şekilde okumak da uygun değildir.
Mushaf-ı Şerîf'i, Hacer-i Esved'i, Kâbe-i Muazza-ma'nın eşiğini ta'zim için öpmek caizdir.
Mushaf-ı Şerîf ile dinî bir kitap veya kaşında Kurân-ı Kerîm'den bir şey yazılı bir yüzük parmakta iken -zaruret bulunmadıkça- helaya girilmez. Bunları helaya girmeden evvel çıkarmalı, temiz bir yere bırakmalıdır.
Abdullah İbn-i Mes'ûd (r.a.) altın ile tezhîb olunmuş (süslenmiş) bir Mushaf-ı Şerîf gördü de "Muhakkak Kur'ân-ı Kerîm'in en güzel süsü onu hakkıyla okumaktır." buyurdu.
BEYİT:
Her münkir-i keyfiyet-i erbâb-ı hârâbat, Öz aklı ile Hakk'ı diler kim bula, heyhat! (Ruhî)
Maneviyât erbabının hâl ve keyfiyetini inkâr edenler kendi aklı ile Hakk'ı bulmak ister amma, heyhat (bulamayacaktır.)
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder