GÜNAHLARI KÜÇÜK GÖRMEMEK
Enes b. Mâlik (r.a.) anlatıyor: Resûlullâh (s.a.v.) as-hâbıyla beraber içinde hiç odun bulunmayan bir vadiye indiler. Resûlullâh (s.a.v.) ashabına odun toplamalarını emretti. Dediler ki: 'Yâ Resûlallâh! Burada hiç odun göremiyoruz.' Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz, "Bulduklarınızı küçük görmeyiniz." buyurdular. Bunun üzerine ashab toplamaya başladılar, bulduklarını birbiri üzerine yığdılar. Ve neticede büyük bir yığın meydana geldi.
Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) "Görmüyor musunuz? Küçük gördüğünüz hayır ve şer de işte böyledir. Küçük günahlar üst üste, büyük günahlar üst üste, iyilikler ve kötülükler üst üste (eklenerek büyür)", buyurdular.
Denildi ki, günahlar kul tarafından küçük görüldükçe Allâhü Teâlâ katında büyür, kul tarafından büyük görüldükçe de Allâhü Teâlâ katında küçülür. Mümin kul, îmânının kuvvetli olmasından dolayı günahlarını büyük görür.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) "Mümin, günâhını üzerinde bir dağ gibi görür, üzerine düşmesinden korkar. Münafık ise günâhını burnuna konan ve hemen uçurabileceği bîr karasinek gibi görür." buyurmuştur.
Âlimlerden birisi, kulun bağışlanmayan günahı, '-işlediği günahtan sonra- keşke her işlediğim günah böyle olsa!..' sözüdür. Bu söz o kimsenin îmânının noksan ve Allâhü Teâlâ'ya ve onun celâline dair bilgisinin zayıf ve az olmasındandır. Şayet bilmiş olsaydı, küçük günahlarını büyük, hakir gördüğünü çok büyük görürdü. Nitekim Allâhü Teâlâ bazı peygamberlerine şöyle vahyetmiştir: "Hediyenin küçüklüğüne bakma. Hediye edenin büyüklüğüne bak. Hataların küçüklüğüne bakma. Kendisine karşı hata işlediğin zâtın büyüklüğüne bak."
Kimin Allah katında rütbesi ve makamı yüksek olursa, günâhı küçük olmaz. Her isyan büyük günah olur.
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder