EN BÜYÜK RÜTBE HAREMEYN HİZMETKÂRLIĞI
1516'da Şam, 1517 târihinde Mısır ve ona tâbi olarak da Haremeyn idaresi Osmanlı Devleti'ne intikâl ettiğinde Mekke Emîri Şerîf Berekât, oğlu Şerîf Ebû Nümeyy'i, Kâhire'de ikâmeti esnasında Yavuz Sultan Selîm Han'a göndererek ona tâbi olduğunu bildirmiştir.
Yavuz Sultan Selîm Han vezîri Pîrî Paşaya şöyle anlatmışlar: "Allâhü Teâla beni ecdadımın ocağına pâdişâh kılınca, Cenâb-ı Hakk'a yalvarıp yakardım. 'Ya Rabbi, bana Ka'be'nin ve iki cihanın medar-ı iftiharı (övüncü) Habibin Muhammed Mustafâ'nın mübarek Ravza-i Mu-tahhara larının bulunduğu Medine-i Münevvere'nin sü-pürgeciliğini nasib et!..' diye yüzümü yere sürüp secdeye kapandım. Çok şükürler olsun ki Cenâb-ı Hakk beni o mutluluğa eriştirdi. Dünyâda arzu ettiğim umutlara nail oldum. Benim Arap ülkelerine olan sevgim diğer vilâyetler gibi değildir. Onlar Allah'ın Resulünün komşularıdır..."
Arabistan kazaskeri Pîrî Paşa'ya bir gün Osmanlı âlimlerinden bazıları gelerek, 'Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere'ye Anadolu'dan kadı göndermek münasibdir.', dediler. Paşa da bu meseleyi yazıp arz ettiğinde Yavuz Sultan Selim Han buyurmuşlar ki: "Yeryüzünde İslâmiyet ya-yılalı 900 yıldan fazla oldu. Mekke-i Mükerreme, Harem-i İlâhi; Medine-i Münevvere ise Hazret-i Peygamberin taht-gâhıdır. Bu zamana kadar dışarıdan onlara kadı gönderilmiş midir? Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere padişahlığı kâinatın efendisinin evlâd-ı kiramı ellerindedir. Ben o memleketleri, asker çekip, varıp almadım. Onlar tam bağlılık, güzel edep ve lütuflarından bana itaat ve iyilik ve olgunlukla bağlanıp saygı gösterdiler. Bu şerefin mükâfatı bana lâzımdır. Gece gündüz yüce Allah'a şükür ve senalar ederim ki, Hak Tealâ'nın bana lütuf ve ihsanlarındandır ki, Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere'de bayram ve cuma günleri hutbelerde benim adım okunmaktadır. Bunun için Allah'a ne kadar hamd ve senalar etsem azdır. Bundan duyduğum mutluluğu, bütün dünyanın padişahlığına değişmem. Haremeyn-i Şerifeyn halkına her ne çeşit gayret, iyilik, şefkat, yardım lâzım ise esirgeme. Fakat sakın ha sakın, Mekke ve Medine işlerine müdâhale etme."
|
GÜNÜN SÖZÜ
Bana "Seni anlamıyorum" demen hak etmediğim bir övgü, fakat senin de hak etmediğin bir sövgüdür. Halil Cibran |
YEMEK MENÜSÜ
· TAVUK SUYU ÇORBA
· ETLİ NOHUT
· ŞEH.PİRİNÇ PİLAVI
· CACIK |
ÇOCUĞUNUZA İSİM
Erkek: ŞEKİB: (Fars.) Er. - Sabır, tahammüllü, dayanıklı. - Türk dil kuralına göre "b/p" olarak kullanılır.
Kız: ŞELALE: (Ar.) Ka. - Büyük bir akarsuyun yüksekten düşmesiyle meydana gelen büyük çağlayan, çavlan. |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder