Bugün 13 Eylül 2009 25 Ramazan 1429 Ağustos: 31 Hızır:131 Sakarya Zaferi (23 Ağustos -13 Eylül 1921) |
HADİS-İ ŞERİF
Şeytanlar, elbiselerden faydalanırlar. Onun için, biriniz elbisesini çıkardığı zaman, onu katlasın. Çünkü şeytan, katlanmış elbiseyi giyemez. (Ramuz). |
|
SADAKA-İ FITIR (FİTRE)
Sadaka-i fıtır, Ramâzan-ı Şerîf'in sonuna yetişen ve aslî ihtiyaçlarından başka en az nisap miktarı (80.18 gr. altın veya ona denk miktarda) bir mala mâlik bulunan her müslüman için verilmesi vacip olan bir sadakadır. Zekâtın farz olmasından önce, orucun farz kılındığı sene vacip olan sadaka-i fıtır orucun kabulüne, ölüm ânının sıkıntılarından ve kabir azabından kurtuluşa vesiledir. Yoksulların ihtiyaçlarını gidermeye, bayram neşesinden onların da istifâde etmelerine bir yardımdır. Bu cihetle sadaka-i fıtır, insanî bir vazifedir. Sadaka-i fıtır, her müslümanın kendisi ve fakir olan küçük çocuğu için de vaciptir. Büyük çocuğun ve zengin olan çocuğun fitresi babasına vacip değildir. Sadaka-i fıtır, Ramazân Bayramı'nın birinci günü fecr-i sâdıkın doğuşundan (sabah namazı vaktinin girmesinden) itibaren vacip olur. Fakat bundan daha önce de verilebilir. Tâ ki fakirler, bununla bayram namazına çıkmadan evvel noksanlarını tedârik edebilsinler. Sadaka-i fıtır (fitre), Ramazân bayramının birinci günü fecrin doğusuyla vacip olduğundan fecirden önce çocuk dünyâya gelse onun için de sadaka-i fıtır vacip olur. Şayet fecirden sonra doğarsa bir şey lâzım gelmez. Bir kimse, kendi idaresinde olmayan hanımının veya büyük evlâdının fitrelerini onların izinleriyle verebilir. Kendi ailesi, idaresinde bulunduğu takdirde -âdeten izin bulunduğundan- izinleri olmaksızın vermesi de kâfidir. Bir kimse kendi fitresini, fakir olan eşine, babasına veya oğluna veremez. Fitreyi bayram namazından sonraya bırakmak mekruhtur. Müstehap olan, namazdan evvel verilmesidir. Çünkü Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) "Bayram namazından sonra verilen fıtra, diğer (nafile) sadakalardan bir sadakadır. Lâkin bayram namazından evvel verilen fıtra, Ailâhü Teâlâ'nın indinde makbul olan bir sadakadır." buyurmuşlardır.
|
FIKRA
İşsizdi, parasızdı, kalacak yeri, yiyecek ekmeği, iki satır muhabbet edebileceği bir arkadaşı da yoktu. Nereden geldiği bilinmez "Küçükistan Ceza Kanunu" diye bir kitap geçmişti eline bir gün onu okuyarak vakit geçiriyordu ki "Ülke başbakanına hakaret etmenin cezası altı ay" kitabı ve gözlerini kapattı. "Hem bütün hırsımı ondan alırım, hem bütün gazeteler, televizyonlar benden söz eder meşhur olurum, hem de altı ay ekmek elden su gölden yiyecek, yatacak derdim olmadan çiçek gibi kışı geçiririm." diye düşündü. Ertesi gün mitinge gitti, Küçükistan Başbakanı konuşurken milletin arasından fırlayıp bütün gücüyle bağırmaya başladı. “Salak başbakan, salak başbakan!..” Güvenlik kuvvetleri hemen müdahale edip yaka paça götürdüler. Ertesi gün mahkemeye çıktı, şahitler dinlendi, savunması alındı. Hakim kararı açıkladı. “Sanığın suçu sabit görüldüğünden yirmi sene altı ay hapsine karar verilmiştir.” Birden gözleri karardı ayakta sendeledi, sonra kendini toparladı, ve haykırdı: “İtiraz ediyorum hakim bey, Küçükistan Ceza Kanunu’nun şu maddesinin şu bendine göre başbakana hakaret sadece altı ay, bir yanlışlık var bu işte!” Hakim acıyan gözlerle adama baktı; “Haklısın oğlum, başbakana hakaret altı ay, fakat devlet sırrını açığa vurmak yirmi sene!..” |
GÜNÜN SÖZÜ
Düşünme zihnin işi, hayal ise zevkidir. Düşünme yerine hayal etmek, zehiri besinden ayırt edememektir.
Victor Hugo |
YEMEK MENÜSÜ
· Brokoli Çorba
· Et Sote
· Özbek Pilavı
· Mevsim Salata |
ÇOCUĞUNUZA İSİM
Erkek: TUNCAY : Tunç renkli ay
Kız: ASUDE: Rahat, huzur içinde olan |
MANİ
Karanfil haşlanır mı
Saksısı taşlanır mı
Küçücükken yar sevdim
Ele bağışlanır mı |
KARİKATÜR
|
BİLMECE
Yer altında civcivli tavuk
Cevabı Yarın.
Dünkü Cevap: (Donar) |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder