HIRKA-İ SAADETİ ZİYARET MERASİMİ
Osmanlı devrinde "Hırka-i Saadet Dâiresi" ve "Mukaddes Emânetler" Ramazan-ı Şerifin on beşinci günü, sultan ile saray ve devlet erkânı tarafından merasimle ziyaret edilirdi.
Ramazan-ı Şerifin on beşinci gecesi, sultan Hırka-i Saadet odasına gelirdi. "Dülbend Ağası" altmış kadar yeni süngerle aü-müş taslar içinde gülsuyu getirir, "Silâhdâr Ağa bu süngerlerden birkaç tanesini alarak birer birer gülsuyuna batırıp ıslatır ve pâdişâhın eline verir, pâdişâh da, içinde Hırka-i Saadet sandukasının bulunduğu büyük gümüş şebekeyi bizzat siler. O sırada basta Çuhadar Aga ve Rikabdar Ağa bulunmak üzere bütün Has Odalılar ellerindeki süngeri gül suyuna batırıp odanın her tarafını silerlerdi.
Ziyaret merasimi ertesi aünü öğle namazından iki saat evvel başlardı. Pâdişâh Hırka-i Saadet Odası'na geldikten sonra Has Odalılar gümüş şebeke içindeki hırka sandukasını çıkarırlar ve altın kaplı sehpâsı üzerine koyarlardı. Sandukanın altın anahtarı pâdişâhta dururdu. Herkes hazır olunca Imâm-ı Evvel ve Imâm-ı Sânî Efendiler Hırka-i Şerîf in karşısında birer aşr-ı şerîf okuduktan sonra pâdişâh sandukayı Besmele ile açardı. Hırka bir bohça içinde, bonça bir altın çekmece içinde, altın çekmece de yedi bohça içinde, nihayet bohçaların tamamı bu altın sanduka içindedir. Yedi ağır işlemeli kıymetli bohça, üzerleri inci işlemeli kalın şeritlerle sarılmıştır. Şeritler çözülür, bohçalar açılır, altın çekmece de, altın anahtarı yine kendisinde duran padişah tarafından bizzat açılırdı. Nihayet son bohça da çözülür, mukaddes hırka meydâna çıkardı.
Ziyaret, Hırka-i Şerîf in sağ omuzu hizasından yakasını öpmekten ibaretti. Hırka, öpülecek yere bir tülbent konularak öpülürdü. Ziyaret günü birkaç yüz parça tülbent hazırlanmış bulunurdu. Her ziyaretçi, hırkanın üstünde öptüğü tülbenti kıymetli bir hâtıra olarak saklardı. Bu tülbentlerin üzerinde güzel bir hat ile aşağıdaki kıta bulunurdu:
Hırka-i Hazret-i Fahr-i Rusüle
Atlas-ı çarh olamaz pây-endâz
Yüz sürüp zeyline takbîl iderek
Kıl şefî-i ümeme arz-ı niyaz.
Açıklama: Peygamberlerin iftihar ettikleri Muhammed Mustafa'nın hırkasına, gökyüzünün atlası (Samanyolu) ayak basmamış olamaz, (öyleyse) eteğine yüz sürüp (onu) öperek ümmetlerin şefaatçisine niyazını arz eyle (ondan şefaat iste. |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder